Kendimi,o bilinmez taşlarına vurduğum
Canım İstanbul.
Ne sende doğdum ne de sende doydum
Ama o kömür karası gözlerim,
Sende kaldı canım dostum İstanbul.
Yüreğimde inceden,derinden bir sızı var şimdi
Kulağımda,bankta oturup dinlediğim
Çığlık çığlık martı sesleri.
Çöp kovalarının yanındaki,kedi iniltileri
Dilimde,bilmediğim bir türkü dizesi
Özledim seni,canım sevgilim İstanbul.
Feda edemeyeceğim sana kendimi,affet beni
Neden mi?
Kör olası,gözlerinde kaldı gönlüm.
Yaşamadım dolu dizgin
Bir eşkıya misali, vurdum kendimi
Gülmedi yüzüm bir bebek misali,
Giyemedi sevdiğimin bedeni beyazı,gelinlik gibi
Neden mi?
Kör olası,mapushanelerinde geçti ömrüm.
Şimdi ben kaçar,askerin kovalar olmuş beni
Unutmuşsun sevgiyi,vurur olmaya başlamışsın bedenimi
Merak etme sakın beni
Ben gene aynı,sendeki gibi
Oturmuşum en yüksek tepelere,
Gözlerim ufuklarda gelecek diye,
Elimde tek teli kalmış,dedemlik bağlamam
Cebimde son paket cigaram,
Beklerim askerim,selamlayacağın günü
Etme eyleme canım dostum İstanbul
Sevdiğim sende,ağladığımda,
Boğazının o buz sularında,
Ağlayan kız kulende,
Ah be İstanbul
Neden mi?
Olamaz olası sevdan da kaldı gönlüm,
Ah be canım dostum.
Kör olası gözlerinde kaldı ömrüm
Gel diyeceğin günü bekler dururum
Adım Eşkiya’ya çıkmış
Bir ben kalmış,bana
Bir de dedemlik bağlama
Parmaklarım,sararmış cigaradan artık
Ruhum,küle dönmüş o sevdadan
Daha balık tutacaktım,Boğazında,
Gelip,Kız Kulesinin yaşlarını silecektim,
Yeni bir masalda,ben yazacaktım sana,
Şimdi baksana bana yaptıklarına
Söyle,asıl kim Eşkiya…
Kayıt Tarihi : 13.4.2006 15:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)