Eskişehir II Şiiri - Osman Bulut

Osman Bulut
694

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Eskişehir II

Hocam demiş; "Şehir; Eskişehir'dir,
Doğru! Reis beyi, vali beyi var.
Bence seksen bir il topyekûn birdir
Tek birinin ne dengi ne tayı var.

Adı Dorlion’muş ta en başında,
Delil pek yok eski taşlar dışında.
Kaç kavimle tanışmış, kaç yaşında?
Ne net bilgi, ne kesin bir sayı var.

Hititler, Frigler, Persler kaybeder
Sonra Roma, Bizans bir “elveda” der
Bize nasip eyler akıbet kader
Bin yıldır bu toprakta Türk soyu var.

Selçuklular devrinin Sarayönü,
Sonra Osmanlı’ya çevirir yönü.
Cumhuriyet gelir açılır önü,
Devlet Millet sağ olsun, her şeyi var.

Yüz yıl önce işgal eder sırtlanlar,
Bozulur er meydanında planlar.
Bilinir ki bu vatanda aslanlar,
Batı’da akbaba, çakal, ayı var.

Cenge koşar silahını kuşanan.
Ardına bakmadan İki’ler Yunan.
Bu nadide topraklarda yaşanan
Bir de mertlik dolu Eylül ayı var.

Köküyle dalıyla ulu bir çınar,
Her tarafta mazinin izleri var.
Ağaçhisar, Aktepe, Alapınar…
Tarih kokan daha nice köyü var.

Hem külliye, hem de Kurşunlu Camii
Gerçekten muhteşem yok lamı cimi.
An Acem Ali'yi unutma e mi!
İnsanların böyle de bir huyu var.

Toprağında en az kırk çeşit maden,
Ülkeye önemli katkıdır madden.
Yer altında durup beklesin neden?
Seksen beş milyonun onda payı var

Alpu ilçen, dahası pek çok yerin
Lüle taşı bakımından pek zengin
Bugün o taşları çıkarmak için,
Sepetçi'nde kazılan çok kuyu var.

At da boldur bu diyarda meydan da,
Mahmudiye örnektir bu alanda.
İngiliz de yetişir, küheylan da,
Haralarda yüzlerce cins tayı var.

Balaban köfteyi bir tat gidersen,
Çi börek de meşhur merak edersen.
Met helvası yiyip susadım dersen,
Afiyetle iç Kalabak suyu var.

İlçeler yaşatır Köse Mihal’i,
Takdire şayan bu vefalı hali.
Bir de boza müptelası ahali,
İçlerinde bayanı var, bayı var.

Bir vakitler fırtınaydı futbolda,
Unut o günleri Es Es’li ol da.
Sefa sürmek ister isen gondolda
Şehrin göbeğinde Porsuk çayı var

Kat eder yolları yorgun ve buruk,
Bitti gibi köyde tarım, çift çubuk.
Ufak tefek bir çay değil ki Porsuk,
Dört yüz elli kilometre boyu var.

Dünyanın dört yanından katar katar,
Gelen soydaş burada yer yurt tutar.
Manav, Türkmen, Acem, Karaçay, Tatar…
Toprağında Türk'ün pek çok boyu var.

Odunpazarı’na gel ol misafir,
O eski evleri gez dolaş bir bir.
Eski Şehrin Kahve Dükkanına gir

Dolar şanslı yolcularla her koltuk,
Başlar hızlı trenle ilk yolculuk.
Her hizmeti ilk bu alır çarçabuk
Arkasında sanırsın bir dayı var.

Üç üniversite devlet babadan,
İlim nûş edilir bu üç membadan.
Cehalet dediğin beter vebadan,
Ağrıdan sızıdan başka neyi var.

Şayet taşa denk gelmezse tekeri,
Ortaya çıkacak nice hüneri.
“İlklerin Şehri”dir öteden beri
Muhtemelen halkta şeytan tüyü var.

“Devrim” de buralı, ilk yerli araç
Olmaz her nedense yaraya ilaç.
Kentpark’ta eğlenip dinlenmek amaç,
Yüzersen göl, gezeceksen kıyı var.

Bilim, sanat, kültür, bol temiz hava
Arıyorsan istikamet Sazova.
Gezdim gördüm; geniş, sıcak bir yuva,
Ne de olsa göz denen bir duyu var.

Kopmaz aradaki dil, kültür bağı
Başkent seçer kardeşler bu toprağı.
Türkler Sazova’ya kurmuş otağı
Soydaşların düğünü var, toyu var.

Yazmak gibi yontmak da bir sanatmış,
Her biri çevreye ayrı renk katmış.
Şehri heykel kızlar sarmış kuşatmış,
Ellerinde hem oku, hem yayı var.

Yirmi dört köprü var Porsuk üstünde
Osman geldi geçti on dokuz gün de.
Hazanın da mest eyledi hüsnün de
Havanda, suyunda müthiş büyü var.

Osman Bulut
Kayıt Tarihi : 25.11.2023 13:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Odunpazarı’na gel ol misafir, O eski evleri gez dolaş bir bir. Eski Şehrin Kahve Dükkanına gir Sımsıcak sohbeti demli çayı var.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Bulut