Güneş ne zaman kızıla dönse hava bozar buralarda; önce bulutla çöker şehrin üstüne, sonra şimşekler parıldamaya başlar usul usul… Kül rengi bulutlar daha bir karartır insanın içini, yalnızlık dayanılmaz olur. İpek bir yorgan gibi sarar toprağı düşen yağmur damlaları, içinden bir şeyler akar ılık…
Hüzün tecellisi bir çift damla düşer gözlerinden, anılar hayalinde canlanır. Kuru yapraklardan duyulur sonbaharın sesi, hiç alışamadığın yalnızlık bir dev gibi beliriverir birden gözlerinin önünde; işte, o an acır insan kendine.
Sen gideli yıl geçti ömrümden, alışamadım hâlâ yokluğuna. Düşünsem seni, ne zaman adını ansam burkulur yüreğim; kocaman bir boşluk beliriverir içimde. Patlamaya hazır volkan gibi depreşir içimde acılar… Soyunup gittiğin günden beri beni küskünüm yollara…
Gümüştü yüzüklerin rengi; sen gideli çıkarmadım hâlâ.
'Nasibin kapanır,' diyor görenler; seninle kapandığını ah bir bilseler…
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
ÇOK GÜZEL VE AKICI BİR ANLATIMINIZ VAR, DİLE HAKİMİYETİNİZİ DE AYRICA TEBRİK EDERİM.
aynen bende eskişehir yazısını görünce kendimi burda buldum özlediğim şehrim sokaklarında,adalarında,kızılcıklısında,hamamyolunda,doktorlarında anılar anılar anılar özledim seni eskişehir..
ah şehrim benim adı eski kendi yeni şehrim acıları akar porsukta ve rüzgarı hasreti çarpar yüreğe, akşamın alacası inince üzerine hüzün kokar sokakları... Ah şehrim benim adı eski kendi yeni şehrim ...
Eskişehir yazdığını görünce kendimi burada buldum ve içimden geçenleri yazmadan edemedim. Ben bu şehri seviyorum soğuğuna ve ayazına rağmen...
saygılar ve tebrikler
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta