Masmavi parlıyordu bir zamanlar gökyüzü
Daha bir gülümserdi böyle değildi insan
En utanmazı pişman, mahcup en görgüsüzü
Bükülmezdi büküldü hatta eğildi insan
Ne güzeldi ilkbahar, nasıl yeşildi nisan.
Kuşlar cıvıl cıvıldı, yıldızlar daha berrak
Komşunun bahçesine açılırdı kapımız
Ne güzel çocuklardık, bilmezdik ki dur durak
Sokaklar genişlesin diye dardı kapımız
Aynı çorbaya kaşık sallıyorduk hepimiz
Yağmurlar bereketti, dağların karı süstü
Elleri üşüyordu insanın ruhu değil
Kaynaktan su kesildi, yağmur buluta küstü
Zübde-i alem idik, adem güruhu değil
Artık sahafa değil kelepiredir meyil
Gökkuşağı yedi renk değildi, rengarenkti
Evlerde huzur vardı, huzurevleri yoktu
Çocuk cıvıltıları yedi cihana denkti
Evin mutfak dolabı belki mermeri yoktu
Karınlar açtı belki lakin gözler hep toktu
Büyüyünce kirlendik, büyüdükçe kirlendik
Kanayan vicdanımız artık dizimiz değil
Bedenler sayesinde kayboldu, zifirlendik
Kalbimiz de kör şimdi bir tek gözümüz değil
Yalancı mı, bed-asla, kendi yalan olmuş dil!
Eskiden mi güzeldik, eskiler mi güzeldi?
Neden beyaz görünmez kar bile gözlerime?
Korktuğumuz, üşüten tek soğuk karayeldi
Neden/ vefasız gelir yar bile gözlerime,
Bir şefkat eli değmez kanayan dizlerime?
İsmail Uysal
Kayıt Tarihi : 25.1.2022 20:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!