Eskiden Şiiri - Mehmet Çoban

Eskiden

Koşan köpeğin kaslarını seyrediyorum
Nefes nefese koşuyor hayret ediyorum
Yorulmak bilmez mi hiç? Düşünüyorum

Uzaktan kuşlar gülüyor bana
Kafamı çeviriyorum bir o yana, bir bu yana
Köpeğin kovaladığı kedinin inadına
Kaçmak istemedim hayattan kendi kabuğuma
Salıverdim kendimi insanlar arasına

İnsanların eskisi gibi olmadığını söylüyorlar
Sahi nasıldı şu ünlü, hasretle anılan insanlar?
Onlar arasında iyiler kadar, kötüler de yok muydu?
Dostlukları kavi olanların yanında ikiyüzlüler yok muydu?

Ben, eskinin insanlarının öyle sağlam olduklarını düşünmüyorum
Bir deli kral, komutan çıkar ortaya, der sizi ölüme gönderiyorum
Hurra der insanlar, ardına önüne bakmadan, okudukça şaşıyorum
Akıl mantık, insanlık erdemleri nereye gitmiş diye söyleniyorum

300 Ispartalı başlarında bir deli komutan çıkmışlar sefere
Öldürüyorlar, sürüyorlar, zulmediyorlar kim çıkarsa önüne
Şaşıyorum millet övüyor böyle insanları niye?
Demiyorlar, kardeşim ne işiniz vardı el âlemin ülkesinde?
Oturun oturduğunuz yerde

Dedelerimiz var onların ki garip bir hikâye
Yaş on üç, acilen hemen evlendiriyorlar niye?
Yaş on beş salalar verilir askere alınırlar cihat diye
Gidenler ne zaman gelir bilinmez, türküler söylenir giden gelmiyor diye
Sen sor insanlık bunların neresinde?
İnsanlar düşmüş aklı evvel kahramanlar arkasına niye?
Allah akıl fikir vermemiş mi onlara insanlar diye?

Bir damla yağmur düştü karabulutlardan üstüme
Arkası gelir yağmurun, girmeliyim kuytu bir yere

Şimşekler çakmıyor bulutlar üstüne
Işıklar yanıyor içimde

Ben eskide hiçbir şey bulmuyorum nedense
Cahillik diz boyu, sefillik serde
Deliler insanları ölüme sürüklemekte
Kendileri saraylarda keyfetmekte

Bakın övünülen şeylere
Fethettik şu kadar ülke
Savaşlarda düşürdük kelle

Hele eskiden Hz. Ali’nin savaş hikâyelerini okurdum
Heyecanımdan yerimde duramaz, zevkten dört köşe olurdum

Bir atı vardı düldül yolları katlayarak aşardı
Hz. Ali kafir öldürdükçe coşardı
Kılıcının adı zülfikardı
Değişik farklı bir kılıçtı
Kılıcı sağa sallar dört yüz kelle
Kılıcı sola sallar dört yüz kelle
Her sallayışta dört yüzer kelle kopardı
Akşama kadar hiç yorulmaz sallardı
Sadece namaz vakitlerinde mola alırdı
Hz. Ali namazını kılarken düldül kafirleri nallardı
E nede olsa Müslümanların kahramanıydı
Hele bazılarının piri padişahıydı

Amerika’nın Rambo’su bir hiçti bizim eski ölüm makinelerinin yanında
Avrupa’ya akın eden akıncılarımız vardı, savaş meydanlarında
Ellerinde kılıç, arkalarında oklar, koşuyorlardı dörtnala
Her birinin adları çıkmıştı kahramana
Sorduk mu, sordum mu, niye kahramanlar Allah aşkına?

Bazı padişahlarımız vardı, değer veriyordu, şiire, edebiyata, müziğe, sanata
Savaşlar, fetihler azdı onların saltanatında
Pısırıktılar, miskindiler vesselam hayatta
Saldırmıyorlardı söyle etrafa kahramanca
Ölüm naraları atmıyorlardı savaş meydanlarında
Otuz bin, kırk bin, elli bin insan öldürmüyorlardı hoyratça

Yağmur damlaları düşüyor üstüme
Her yağmur damlası bir düşünce kalbime
Rahmet, rahmet yağıyordu insanlık erdemime
Kurşun sıkıyordu damlalar tarih bilimcime

Tarih bilimcim nedir ki? Ölümler, fetihler, kahramanlıklar haricinde
Dış düşmandan çok, iç düşmanların ihanetinde
Hani eskiler işte, özlenen hasletleriyle
Ölüm, ihanet, kan kokan hayat içinde

Hâkim olamıyorum gözüme, kulağıma, dilime, elime
Bir başka görüyor, duyuyor, söylüyor, yazıyor nedense
Sanki bana öğretilen her şeye ihanet içinde
İnsanı arıyor çelişkilerde

İnsan, insan olmaktan çıkmış, benlik, kibir, gurur içinde
Yaşatmaktan çok öldürmeyi, yok etmeyi hedefleyen düşlerde
Tarih yazıyor geçmişe, an’a, geleceğe, kinle, nefretle, ağzında sevgi sözcüğüyle
İçimde sıkıntılar, kalbimde karışık duygular, aklım çalışıyor geleceğin hayaliyle

Eskiden diye başlayan her söz beni deli ediyor, aklım delirmede
Kalbim yeniden diye başlayan, insan, insanlık hayalini gözetlemede

08.02.2011 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 8.2.2012 00:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (13)

Mehmet Çoban