Gözümü yumunca canlanır kerpiç evlerin o sarı tozu
Sanki kulağımda çınlar dedelerimin o vakur, derin sözü
Şimdi ıssız kalmış bahçeler, kurumuş asmaların nazlı yüzü
Eskiler gidince boynu bükük kaldı bizim Köşektaş
Yerde bir büyük sofra, herkes aynı tabağa kaşık sallardı
Büyükler söze başlayınca gençler hürmetle susup dinlerdi
Bir somun sıcak ekmek, bin tane dertli gönlü bağlardı
O güzel insanlar göçünce sessiz kaldı bizim Köşektaş
Gaz lambasının ışığında anlatılırdı o kadim hikayeler
Şimdi ne o eski odalar kaldı ne de o sözü dinlenen beyler
Gurbet aldı götürdü gençleri, gariplere kaldı bu köyler
Hasretin yüküyle beli bükük kaldı bizim Köşektaş
Harman yerinde döven süren o çatlak elleri unutmadık
Akşam ezanıyla eve dönen yorgun gözleri unutmadık
Toprağına alın teri döken o mert özleri unutmadık
Hala o izlerin üstünde ayakta durur bizim Köşektaş
Sılamızın toprağına bin selam olsun, başımız üstüne
Gidenlerin mekanı nur dolsun, duamız gitsin hepsine
Sönmesin ocağımız, halefler sahip çıksın bu sesine
Kökümüzdür, şanımızdır, tarihimizdir bizim Köşektaş
Unutursak kalbimiz kurusun, canımızdır bizim Köşektaş!
Kayıt Tarihi : 29.12.2025 15:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!