Bugün,çocukluğumu yaşadığım semti ve sokakları görmek geldi içimden.'''Oralar tekin yerler değil otur oturduğun yere'''diyenlere '''eskiden de değildi ama ben orada büyüdüm''' diyerek çektim gittim.Bu semt, İzmir'in çok farklı insanlarının yaşadığı bir semttir.Bir zamanlar her türden insan manzarasıyla karşılaşabilirdiniz burada.Her telden çalıyordu yani.Ve bu yönü benim en sevdiğim yanıydı.Çok sesli müzik dinler gibi bir duyguydu bu semtte yaşamak...Basmane'de büyüdüğümü bilenler bazen beni kızdırdıklarını sanarak ‘’’basmane efesi’’’deseler de aslında orada büyümüş olmaktan gurur duyduğumun farkında değiller.Kimsenin beğenmediği basit gördüğü bu semt bir öğretmen anlamı taşır hayatımda.
Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri babamın tüm aileyi toplayıp izmir fuarına götürdüğü günlerdi.Fuarın (dokuz eylül) Basmane Kapısı'nın önünden geçerken birden babacığımın o sevgi dolu yüreği geldi aklıma da hüzünlendim şimdi...Güzel insan...Eve dönerken sayım yapardı espri olsun diye.’’’Aman allahım altı kişiyiz bir kişi eksik ‘’’diye telaşlanırdı numaradan.Erkek kardeşim '''beni unuttun mu baba ben omuzlarındayım bak''' derdi.Basmane Garı'nın içinden geçip,çifte minareli caminin olduğu sokağa doğru ilerlerdik şarkılar söyleye söyleye, bin bir neşe içinde.İçimizde bir kırgınlık olurdu aslında küçücük(lünaparkta istediğimiz her oyuncağa binemedik diye) ama bilirdik neden olduğunu ses etmezdik. Babamız annemiz üzülmesinler diye,elimizdeki sevinçlerle yetinirdik.
Şimdi okul yolundayım.orta ve lise çağlarında, yol üzerindeki esnaf laf atmasın diye,kenardan kenardan gider,başımızı yerden kaldırmazdık.Yine aynı yerlerden geçtim başım dimdik.birçok dükkan yerli yerinde; esnafın kimisi hatırımda hala ama barışığım hepsiyle…Herkesin gözü öylece bir yere takılı boş boş bakıyorlar etrafa.Yaklaşıp tanıtıyorum kendimi; kimi hatırlıyor, kimi de hatırlamıyor mutlaka ama memnun oluyorlar bu yakınlığa.İyi günler dileyip ayrılıyorum.Gözlerim çocukluk sevgilimin turşucu dükkanına kayıyor. Ne garip,sanki o hala orada gibi heyecanlanıyorum.Ve işte köşedeki meşhur tatlıcımız…Şehit Fethibey'de okuyup da orada tatlı yemeyen yoktur.O tadı sanki yeniden alıyorum.
İşte nihayet okulum... Hiçbir şey değişmemiş, herşey aynı gibi.Sadece o kocaman demir kapı küçülmüş...Küçülmüş...Okulda en çok görmek istediğim yer defalarca sorguya çekildiğim müdür yardımcısı odası,altı edebiyat b şubesinin manzarası ve koro çalışmalarını yaptığımız müzik odası; herbirini tek tek geziyorum.Müzik hocamız Fevzi Bey'den öylesine korkardım ki,hala da görüşürüz kendisiyle; aslında ne tatlı bir insanmış…Gülüyorum…Altı edebiyat b deki sıramın,hemen yanındaki pencereden,çok ilerilere dağlara doğru baktığımda, orada belli belirsiz bir yol vardı; o yola bakarken sevdamı düşünürdüm.O işi gereği sık sık şehirden ayrıldığında,içimden Orhan Gencebay'ın şarkısını söylerdim’''ufka uzanan yolu sana gelen yol sanıp,kendime güldüğümü nerden bileceksin’’'inanamıyorum...Yolum gitmiş kaybolmuş her yer ev...Ağlıyorum...Ve bu karışık duygularla çıkıyorum okulumdan.Tam karşıda çok eski bir ev; en sevdiğim arkadaşım esma ile, eskimiş ahşap pencere kenarında ders çalışıyoruz...Esmaya el sallıyorum …Ağlıyorum…
Şimdi büyüdüğüm sokaklardayım; bir kaç sokak ötede kuşlu camii ve yazlık agora sinemasından anafartalara iniyorum.Nihayet çifte minareli caminin sokağında son durak.Tüylerim diken diken; bu nasıl bir heyecan, kalp atışlarımı sanki herkes duyacak.Nasıl bir duygu sağanağı bu böyle; oracığa yıkılıp kalacağım sanki.Gözlerim herşeyi birden görmek ister gibi aceleci..Değişen pek fazla birşey yok sokaktaki yapılarda.Sadece küçülmüş küçücük kalmış sanki.heryer işyeri haline gelmiş,bazı evler tamamen kapalı. İnsanlar garip garip bakıyorlar; benimse ağzım kulaklarımda '''burası benim sokağım,ben burda büyüdüm diyorum'''.'''eee nolmuş yani'''der gibi bakıp anlam veremiyorlar sevincime.Ve anlatıyorum sokağın eski halini, orada yaşadıklarımızı ve yaşayamadıklarımızı.Yavaş yavaş onlarda da bir heyecan görüyor ve seviyorum bu paylaşımı.Kimisi çok uzaklardan gelmiş '''para versen gidip de görmem,herşey eskilerde kalmış bitmiş''' diyor.Onlara’’’siz de gidin görün içinizdeki çocuğu'''birgün çok isteyeceksiniz eminim,o gün çok uzak olmamalı'''diyorum ve ayrılıyorum.Bu sokaklarda çok acı günler de yaşadım,sanki ziyaretimin amacı güzel günleri de hatırlamak içindi.Ve başardım; şimdi hepsini yineliyorum hafızamda,acıları unutabilir miyim.Hayır unutmamalıyım.
Eski evimizin merdiven altındaki penceresinden bana bakan küçük kızın mutluluğunu gördüm.Bana el sallıyordu.İçim bakışlarıyla huzur dolu.Şu an öyle mutluyum ki...Yüreğimde sanki bir kuş kanat çırpıyor…Onu incitmeden avuçlarımın arasına alıp usulca bırakıyorum.Bak özgürsün artık…Aferin sana aferin…Hadi uç daha yükseklere…’’’
Kayıt Tarihi : 11.10.2009 17:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Müjgan Kızıleniş](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/10/11/eski-sokaklarim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!