Hani, eski şarkılar vardır; güftesi hüzün, bestesi hüzün...
Bir bahâr akşamı der, Nereden sevdim ben o zâlim kadını der,
O şarkılardan damlar yüreğime hep, akşam olurken...
Bir garipliği vardır gurbette gün batımlarının,
Hani, pembe bulutların eflâtuna, eflâtunların mora çaldığı demler,
Hani, hasret kokar, buram buram yâr kokar.
Hasreti, zâten gurbet yazmıştır alnınıza, silinmez
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Satırlara dökülmüş güzel düşlerinizin gerçek olması dileğiyle kutuyorum. Sevgilerle
haribirşiirdi 10 puanla saygılar
Eskilerde kalsın,
Renkli taplolar,
Bu zaman çarşında o
Hoyrat ellerde hicab,
İffeti yıltılmasın,
Öylece hatıralarda kalsın.
***************************Bedri Tahir Adaklı
Deyiverdim işte
Bağışlayın SELAMLAR
Sen! ..Ey,sihrini çözemediğim efsunlu kadın! ..
İşte,o zaman
O renk renk bulutlara tül gibi sarınarak
Akşamın içinden bir masal perisi gibi çıkmalısın...
Daralmış soluklarıma
Umut gibi,sevdâ gibi,hayat gibi dolmalısın.
..
kutluyorum güzel kalemi
namık cem
K...U...T...L..U...Y...O...R..U..M
U..U........................................
T.......T...................................
L............L..............................
U.................U.........................
Y.....................Y.....................
O.........................O.................
R.............................R.............
U..................................U........
M......................................M... Eyüp Şahan
SİZ DE SEVDİĞİNE YÜREĞİYLE SERENAT YAPAN, DURUŞU BESTEKAR O ESKİ ERKEKLER GİBİ YAZIYORSUNUZ ÜSTADIM...SİZİ OKURKEN TAŞ PLAK MELODİSİ GELİYOR KULAĞIMIZA.TEŞEKKÜRLER..TEBRİKLER..SAYGILARIMLA
Gaipten,bir ud sesi inlerken kulaklarımda
Ve yüreğimde bir taş plâk dönüp dururken
Anladım; Sen,o eski şarkılardaki kadın olmalısın
Kutlarım.Susumasın kaleminiz.
Gaipten,bir ud sesi inlerken kulaklarımda
Ve yüreğimde bir taş plâk dönüp dururken
Anladım; Sen,o eski şarkılardaki kadın olmalısın...
TÜM KALBİMLE KUTLUYORUM ÜNAL HOCAM. SELAM VE SAYGILARIMLA...
Ama şarkılar da onlar dı ,derin anlamları vardı, şimdiki gibi mantar misali türemiyor , tad bırakıyordu ruhta ,onlardan fallar tutuluyor du....ner deeeee dedirtmeyen , efendim harikulade idi +100 puan kabul buyurursanız,saygılarımla.
Hani, hasret kokar, buram buram yâr kokar.
Hasreti, zâten gurbet yazmıştır alnınıza, silinmez
Gurbetin uzaklığı her nedense bilinmez.
tebrikler Üstad. Selamlarım..
Bedri Tahir Adaklı
Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta