Eskicinin vitrininde bir sallanan koltuk ilişiyor gözüme.
Hasırları yırtılmış, boyaları sıyrılmış yorgun bir koltuk.
Geriye doğru yatmış gövdesi, adeta dinleniyormuş gibi
Donup kaldım önünde, yardım ister gibi bakıyordu gözlerime
Çocukluğumdan beri hep bir sallanan koltuğum olsun isterdim
Nedendir bilemem, hiçbir zaman edinemedim.
Şimdi duruyor karşımda sımsıcak gülümsüyor bana
Çağırıyor beni, hadi diyor beni buradan kurtarsana
Giriyorum dükkandan içeri hiç pazarlık etmeden alıyorum
Bu kadar yaşlı bir koltuk için pazarlık etmek gelmiyor içimden
Onu inciteceğimden korkuyorum, ona fark ettirmeden parayı ödeyip
Kucaklayıp sevinçle yola koyuluyorum, koltukta ben de çok mutluyum
Benim çocukluk hayalim gerçek oldu,
Asil, mağrur ve yorgun sallanan koltuk
Köhne ve tozlu eskici dükkanından kurtuldu.
Eve varıyoruz, odamın en güzel yerine koyuyorum
Önce tozunu alıyorum, yavaş yavaş sallanıyor keyifle
Yırtık hasırlarını düzeltiyorum dikkatlice
Güzelliğini bozmadan güçlendiriyorum yorgun bedenini
Arkasına gerdiğim birkaç sıra keten iple.
Sıyrılmış boyalarına hiç dokunmuyorum
Çünkü çirkin durmuyor, tam aksine
Yaşlı bir adamın yüzündeki çizgiler gibi
Onun meydan okuduğu yılları simgeliyor
Yavaşça oturuyorum sallanan koltuğuma
Kucaklıyor beni sanki teşekkür eder gibi
Yavaş yavaş sallanıyor, fısıldarcasına gıcırdayarak
Bana hazin öyküsünü anlatıyor.
Gözlerimi huzurla kapatıyorum
Bir masal dinler gibi onu dinliyorum
İyi bir usta onu özene bezene yapmış
Bir hasır ustası dantel gibi örmüş hasırlarını
Sonra Kanlıca’da bir yalının sahibi satın almış
O yalının en değerli mobilyalarından biri olmuş
Tam otuz yıl denize karşı keyifle sefa sürmüş.
Yalının sahipleri ondan bıkınca ve epeyi yaşlanınca
Saltanatı sona ermiş, evin beyi onu bahçıvana vermiş.
Yalının salonundan bahçıvanın kulübesine taşınmış
Çok hor kullanılmış, hırpalanmış,yıpranmış, iyice aşınmış
Beş yıl sonra kapıdan geçen bir eskiciye üç milyona satılmış,
Rutubetli, tozlu, karanlık bir depoya fırlatıp atmışlar
Yılmamış,usanmamış, direnmiş, pes etmemiş, dağılmamış
Aylarca sabırla beklemiş, umudunu hiç yitirmemiş
Dükkanda mal azalınca, depodan alınmış camın önüne konmuş
Güneş ısıtmış içini, kurutmuş rutubetten şişen bedenini
Kendini toparlamış, umutla, beklemeye başlamış
Birkaç gün kimse yüzüne bile bakmamış, tam umutları tükenirken
Birden bana rastlamış, onu kurtaracağımı bakışımdan anlamış
Benim ona onun bana daha anlatacak çok şeyimiz var
Bakalım ikimize de neler gösterecek gelecek yıllar.
Ben onun kurtarıcısıyım, O benim çocukluk hayalim,
İçin rahat olsun artık hiç korkma çilen bitti
Yaşlı ve yorgun sallanan koltuğum benim.
Haziran 2004
Müşfik SaltıkKayıt Tarihi : 25.6.2004 03:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
eşek adasına atılan eşeklerin böyle bir şansı hiçyok
oysa her ikisi de, insanın kıçının altında geçirdi,
o kadar yılı.
tabi, eşekten ses çıkıyor ama koltuğun sesi yok.
Mehmet Halil.
TÜM YORUMLAR (2)