Yaşamın uğrağında ne kutsaldı sırlar gizli
Bilmiyorduk ama şan ediyorduk sizli bizli
…
Ah sevdam, ayıla bayıla
Değme sevdalara taş çıkartır denli
Kıskanılır dile destan, dün aşka düştük, bugün küstük
Başka sevdanın kollarına atılırken ne şıvgın ne karttık
Bilirim, eski ile yeni arasındaki farkın
Kalkması için daima cehalet şarttır
Bu kıyamı tutuşla ne benizler ne asralar soluyor
Her yeni sevdadan önce, cahiliyesi kaçınılmaz oluyor
Biz tutuşurken el ele, yürekler hafif püryan
Kimi kez rakiplendik, kimi kez öğütle rahiplendik
Demlenirdik eskiyi,
Eskiyi yenileyerek sahiplendik
Eski bir melankoliye düşüşle avdetti
Bilirsin bardaklığıdır, eski aşklar yenileri reddetti
Eskiyi söyleşip, çağrışmakla; daha sıkı tutarken eli
Sırf eskiye duyulan korku kıskançlıkla yeni oldu deli
Göz göze girişen sevdamızda
Çiçek açan ağaçlar, uçan kelebek, kaçışan börtü böcekle
Dünya bizden başlardı.
Boğulmak nefesti, ağırlıklarsa tüydü
İçimizde başlatmak arzusu için ipekle, kozasından çıktık
İçinden çıkılan eskiyi, yıktık
Cehalet gibi aşkta farkları ortadan kaldırdı
Sanki hiç olmamış gibi saldırdı
Eskiden bıkıp, yeniye çıktığında
Bulmuştu, kaybetmekten korkuyordu
Aşk kısadır cancağızım ol nedenle aşkın devrimleri uzun
21.06.2014
Asra: Zor olan şey. Güç olan özne nesneldi durum.
Püryan: Tandırda susuz pişirilen kebap
Avdet: Dönüş, geri gelme
Melankoli: Durduk yerde üzülmek ağlamak. Bir yanıyla yalnız kalmak, diğer yanıyla insanlarla beraber olamamanın üzüntüsünü duymak.
Bardaklığı: Eski çamlar bardak oldu sözüne atıf.
Kayıt Tarihi : 21.6.2014 16:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!