Eski karım (eksik karım)
Beni tamamlamadığın için üzgünüm…
Verdiğimiz sözleri bir akşam yemeği sonrası,
Fazlalık ekmeklerle çöpün yanındaki bize benzeyen dut ağacına astığın için
Üzgünüm…
Bir dut ağacı gibi ömrümüz… benzerliği ise hiçbir tırtıla yeme dallarımı diyemediğimiz, yoksa körmüyüz,
Verdiğimiz Söz lere son sözünü sorduğunda, kader denilen cellat…
‘’Aslı Aşk diye bir kızları olucakdı en çok ona inanmıştım… ‘’
diyor hemde salya sümük…
Yıllarını adadığın bir ada vapuru çarpar bir kayaya
paramparça olur gönül sarayların o kadar korkarsın ki bakamassın arkaya
Kaç üzüntü bir eski sen eder ki, hangi evliya beni sana güvenli kılar?
Kaç milyon rekat namaz kılsa bir adam, acep başa döner mi hayat ve yenmez mi haram
Ah küçük bir bebekken kundağıyla bulduğum eski karım
Ah büyüdükce beni unutup, ellere gülücüklerini gümüş tepsiyle sunan aşkımı astığım siyah gravatım..
Genç yaşımın yaşlı bir anınısın sen, gözüm yaşlı. Yaşım 70
Bir yıldız kayınca bir dilek dilenirmiş, sen hiç mi kayan yıldız görmedin
Boğulurken biz, ortalıkda kabul olunmuş hiç bir dilek göremedik ikimiz...
Ayrı yüzyılların, ayrı insan larıyız...
Sen parfüm kokuyorsun, ben yosun…
Olmadı, yapamadık, başaramadık biliyorsun…
Ve gelelim filmin sonlarına,
Senaryo uzadı ve gözlerimiz dolmakda…
Burdan gökkuşağına sesleniyorum, oysa ben seni tanıdığımda siyah ve beyazımı asmıştım…
Bir dut ağacına… :)
Ben şehrin en günahkar adamı, üzdüm paramparça ettim mükemmel bir kadını
Ya sen…! Eksik karım, onca yıl seven bir adam, o kadar duygusal
Dut ağacı, ölü anne babalarımız... neden?
Onaltı aralık ikibinon
Yağmur o biçim... şiir yazılırken dinlenen şarkı http://fizy.com/s/1lsgwi
Atillahan ErdağKayıt Tarihi : 16.12.2010 23:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)