Eski Gösterliyi göresim gelir.

Eski köyüm iki dağın arası.
Dağları bir edip karasım gelir.
Göstermeden bulunmazdı orası.
Adını; gizine yorasım gelir.

Yıl; bin dokuz yüzün elli yedisi.
Baharla ünledi dellalın sesi.
Havada bulut yok; sel neyin nesi?
Bunu bir bilene sorasım gelir.

Yetmiş sekiz hane selden yıkıldı.
Ölen yoktu ama, beller büküldü.
Bütün köylü bir düzlüğe döküldü.
Selin ayağını kırasım gelir.

Gösterli'den gittik göstersiz yere.
Ne bir tepe vardı; ne de bir dere.
Sonu hayır olur, uğrarsan şere.
O eski köyüme göresim gelir.

O köyümün bulunmazdı emsali.
Her haliyle arzularım visali.
İmrendiğim büyüklerim misali,
Kırçal bıyığımı burasım gelir.

Şaldan kuşak, başta fes ti modası.
Ambar dolu, yedekteydi lodası.
Medreseydi açık hane odası.
Gidip divanında durasım gelir.

Bulunmaz benzeri mimarisinin.
Hoyratca yıktığı o birisinin,
Koruyamadığmız minaresinin,
Taşına başımı vurasım gelir.

Biraz tarla. bir dönüm bağ yeterdi.
İşlerimiz imeceyle biterdi.
Şafak ile tandırları tüterdi.
Yumurtalı şepe düresim gelir.

Çarığımla tozlu yolda bulanıp.
Keçi kıran arkasından dolanıp.
Abu hayat gök pınardan sulanıp,
Höşşek tepesine varasım gelir.

İki dağın arasında çatağı.
Kayalarda kartalların yatağı.
Viran olmuş dedemizin otağı,
Obayı yeniden kurasım gelir.

Kara fakı, Sarı fakı, Cin fakı.
Altı hane, Kayı boyu firak'ı.
Çalışkanlık, dürüstlüktür uüz akı.
Mezar taşlarını sarasım gelir.

Yılda bir çıkardık kale başına.
Adı meçhul dede, mezar başına.
Doyum olmaz etli pilav aşına.
Her bahar sofrayı seresim gelir.

Harmanda yatmaya gömülsem sapa.
Çiftte kara saban, bahçeye çapa,
Bir çift sarı celep, bir de tor sıpa,
Buğdayı saçarak süresim gelir.