silinmiş ayağın izi
ören evi merdiveni
kilitlemiş yürek sizi
tel dolaba eldiveni
yakıcı güneş altında
kara üzümü Çaltında
koca kuyu hatılında
unutmamış da seveni
akşam serini çıkalım
ikindi yağmur akalım
gölgene de bir bakalım
kimsecikler yok döveni
sarı gül ışığın yolda
güneşin tozu da çulda
terliğinde hüzün folda
terliği sürümüş yeni
gevmiş gevelemiş enik
devedikenim üşenik
saltanatına mı yenik
kalmamış hiç dinleyeni
üzerliği de unuttuk
beton evleri donattık
yüreğimizi kanattık
çaltılıkta dileyeni
ne çamaşır ipi kalmış
sıvası uykuya dalmış
kocamandı bak ufalmış
dar kapın boyun eğeni
kırık pencerenin camı
gelen Ramazan Hoca mı
Adnan Aktaş’a ricamı
unutmamış kim beğeni
tozlanmışsa gördüklerin
sırtındaydı ördüklerin
kuru dalı çördüklerin
hayli zamandır değeni
ne saklambacı ne taşı
söndürmemişler ataşı
burnumdadır ekmekaşı
kaymağı sıyrık leğeni
doyasıya güldüğümüz
ağlar iken öldüğümüz
yarım yüzyıl bildiğimiz
çıbığı bekler döveni
gökte neleri uçurduk
düşlerimizde göçürdük
kime şerbeti içirdik
al git camızı deveni
kaldı mı dersin küçük iz
sevinerekten gideriz
adam gibi yaşa deriz
duvara sarmış düveni
260711denizli
Kayıt Tarihi : 22.9.2011 22:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!