ESKİ EV VE YAŞLI ADAM
Bir akşamüstü mevsim sonbahardı, yapraklar sararmış, geceler uzamaya başlamıştı. Rüzgârın esmediği nadir gecelerden biriydi, hava çok durgundu, zaman durgundu sanki. Gökyüzünde yıldızlar pırıl pırıl parlıyor, hissedilir bir soğuk insanın içine işliyordu adeta.
İşte böylesine soğuk ve ayaz bir gecede, oldukça yaşlı, saçları bembeyaz ağarmış bir adam, soğuktan boynunu içine doğru çekmiş, hafif kamburunu çıkararak ağır adımlarla şehrin dar ve ara sokaklarından üç tıkırtı eşliğinde yavaş yavaş ilerliyordu.
Bu şehrin en eski mahallelerinden, araçların giremediği, iki insanın bile zor sığdığı dar sokaklardan geçerek, büyükçe bir ağaç kapının önüne gelince durdu. Hemen yan tarafında eskimiş, sönük ışıklarıyla zar zor aydınlatan sokak lambasının loş ışığında, Yılların yüzüne bıraktığı, derin izleri görmek mümkündü. Bu eski ve artık tarihe mal olmuş evin; Bakımsızlıktan, yıkık dökük duvarları, çürümeye yüz tutmuş ağaç direkleri, tıpkı yaşlı adam gibi ayakta durmakta zorlanıyordu.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Hikayeyi okurken, sevgili babamın anılarını dinler gibi hissettim kendini. her zaman bize: 'evin en küçüğüydüm, şimdi en yaşlısı ben oldum' der hala. kalemini kutluyorum.
Eski evlere özlemimiz artıyor git gide. O evlerde yaşanan güzellikleri yeni evlerimizde yakalayamadığımızdan mıdır nedir, yaşımız ilerleyince geçmişe duyulan özlemimiz bizi daha fazla meşgul etmeye başladı bilmem ama bildiğim şu ki nesir alanında güçlü bir kalemden çıkan bu hikayeyi keyifle okudum. Kutluyorum kaleminizi Kemal Bölükbaşı Bey.
KARDEŞİM ÇOK BAŞARILI BİR ÇALIŞMA OLMUŞ, TEBRİK EDERİM. ANLATIMIYLA, DUYGUSUYLA TEK KELİMEYLE MUHTEŞEM. KALEMİNİZİ KUTLARIM. SAYGILAR...
Ruhu olan eski bir ev ve evin çocuğu yaşlı adam kaderleri bağlıymış sanki yaşlı adam ruhunu teslim edince evde yıkılmış ve o devir evle birlikte kapanmış, ektileyici bir hikaye, kaleminiz daim olsun kutlarım saygılar...
duygulu, akıcı güzel bir çalışma olmuş... tebrikler kemal bey
Kemal hocam çok güzel beğeniyle okudum çalışmanızı ve paylaşım için teşekkürler saygılar .kutluyorum.
Evler ve insanlar..
'Dünyada mekansız, ahrette imansız koyma Ya Rab' diyenler..
O evler ki ne doğumlar gördü, ne çocuklar çınlattı duvarlarını, ne sevinçler yaşandı.. Bayramlar, düğünler gördü..
Ve büyüyenler birer bire uçup gitti... Kalanlar evle birlikte yaşlandı, zaman geçip gitti üzerlerinden yıpratarak...
Ve olan işte.. 'Mal, sahibiyle gitti.....' O da göçtü bir başka aleme, sahibinin ardından..
Kesinlikle 'nesirde de usta' bir el..
Çok etkili bir anlatım. Kutlarım kemal Bey, Kardeşim..
İnsan ruhunda derinden izler bırakan acıklı bir öykü. Kimin nereden geldiği hiç önemli değil; asıl insanın geçen zamana tutsak olarak yaşamından neleri kaybetmiş olması. Bir sevdiğimiz, dünyayı bizim sandığımız darmadağın anılar... Neden insan geçmişe bakınca çok büyük acıma hissi duyuyor. Neden durmadan değişen acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Neden mutluluklardan çok acılarla geçiyor ömrümüz... Sevgiler...++
Duygu yüklü hikayeniz için kaleminize sağlık...
Ne yazık ki bazı mekanlarla özdeşleşen insanlar göçüp gittikten sonra o mekanlarda sanki 'sen olmadan ayakta durmak çok zor' der gibi yıkılıyor/yok oluyor...
Kutluyorum sayın Kemal Bölükbaşı...
ah ah zaman kadar nankör ne var ki yaşamda unutulmayan kim ki akıp giden yok olan zamanda bizleriz o kadar güzeldi ki teşekkürler
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta