Ey eski dost, ne hâle düştün böyle?
Hangi rüzgâr savurdu seni, hangi hevesle?
Bir zamanlar sözlerin hakikatti, sırdı,
Şimdi ise kalbin eğri, dilin çarpık, kırdı.
Dostluk dedik, yoldaş bildik seni,
Meğer sen menfaatle ölçermişsin sevgiyi.
Hani nerede o eski sözlerin?
Vicdanın nereye gömdü eski izlerin?
Bir adım attın, ardına bakmadın,
Sanma ki unuttuk, sanma ki sustuk!
Dostun yükünü taşımak zordu belki,
Ama ihanetin yükü daha da ağırmış belli.
Ben hâlâ senin için düşünüyorum,
Sen ise sahte dostların gölgesinde sürünüyorsun.
Bu dünya yorduysa seni, beni de yordu,
Ama biz eğilmedik, sen ne çabuk unuttun doğruluğu?
Şimdi dönüp baktığında yitirdiğin ne?
Onur mu, vefa mı, yoksa haysiyet mi?
Bir gün gerçekler çarptığında yüzüne,
İşte o zaman anlarsın, ama çok geç olur belki de.
Sana nasihatimdir, anla ve bil,
Dostluk sadakat ister, menfaat değil!
Eğer hâlâ kalbinde bir zerre vicdan var ise,
Dön ve hatırla, yoksa unut beni de kendini de!
Muhammed Ali Arvas
Kayıt Tarihi : 11.3.2025 14:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikayesi, sadakatsiz bir eski dosta duyulan öfke, hayal kırıklığı ve hüzünle karışık bir nasihat üzerine kurulu. Şair, geçmişte dost bildiği birinin zamanla değiştiğini, menfaat peşinde koşarak vefasızlaştığını ve gerçek dostluk değerlerinden uzaklaştığını anlatıyor.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!