Eski Değirmen İle Söyleşi

Ozantürk:
Çürümüş eşiğin dönmüyor taşın
Ne hale gelmişsin Eski Değirmen
Kalmamış müşterin, işin uğraşın
Boş atıl kalmışsın Eski değirmen

Eski Değirmen:

Dökülmüş dişlerin, kırlaşmış kaşın
Bak hele n'olmuşsun sende Ozantürk
Sanki karlar yağmış bembeyaz başın
Sararıp solmuşsun sende Ozantürk

Ozantürk:

Sel almış bendini, bozulmuş arkın
Akmıyor suların, dönmüyor çarkın
Yıkık bir mezardan kalmamış farkın
Beter mahvolmuşsun Eski Değirmen

Eski Değirmen

Tutmuyor dizlerin. bükülmüş belin
Görmüyor gözlerin, titriyor elin
İki laf söylesen, dolaşır dilin
Kadavra olmuşsun sende Ozantürk

Ozantürk

Bir zaman ne şanlı günlerin vardı
İnsanlar kapında nöbet tutardı
Bu halde görünce ruhum karardı
Toz toprak dolmuşsun Eski Değirmen

Eski Değirmen:

Herkese bileğim bükülmez derdin
İnişte yokuştu atla gezerdin
Şimdiyse kapıma yığılıverdin
Fena kocalmışsın sende Ozantürk

Ozantürk:

Lazudu. buğdayı un yaptın bize
Bu millet, bu köylü minnettar size
Çoktur emeklerin ne hacet söze
Kalbe nakşolmuşsun Eski Değirmen

Eski Değirmen:

Gudayla taşırdın. lazudu, unu
Çeke çeke getirirdin odunu
Pilekte yapardın:Çadı.somunu
Neçe yorulmuşsun sende Ozantürk

Ozantürk :

Ozantürk, çok fazla girme derine
Gökten hüzün düşer yağmur yerine
Tahtaların girmiş biri birine
Gamla yoğrulmuşsun Eski Değirmen

Eski Değirmen:

Mutlu günlerini geceler çalmış
Uçmuş umutların dert kasvet kalmış
Omuzların çökmüş, boyun kısalmış
Kendini salmışsın sende Ozantürk.