Yıllarca hep bilinmezleri kurguladın durdun bana…
Hangi kurguya başlarken sonucunun ne olduğunu sadece sen bilerek hikâyenin başında hep gözyaşlarını dökerek, acınası insanı yaşatırken bana, niçin gittiğini, neden geldiğini, bilmeden ben, sadece dayanma gücümün limitini zorlayarak hep anlattıklarına inanmış gibi yapıyordum…
Kurguların o kadar güçlüydü ve inandırıcıydı ki, bazen anlatırken sen bile inanıyordun kendine veya ben gibi sen de inanmış gibi davranıyordun…
Aslında sevmenin çaresizlikleri bu ikiyüzlülüklerle yürütülüyordu…
Niçin gidiyordun ve niçin dönüyordun? Aslında çok iyi biliyordun “sana sonuna kadar senle varım” deyişlerimi “senle varım susuzluğa, havasızlığa, tüm yorgunluklara rağmen, senle vardım,” demelerimi…
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.