Yıkık bir tren garına
Geliyorum şimdi…
Saat gidişe çeyrek var…
Yelkovan, nasıl yönetiyorsa akrebi
Ayrılık da kovalıyordu
Peşimi…
Şehir ağlıyordu
Gidişime…
Bardaktan boşanırcasına
Yağıyordu yağmur.
Sanki bir daha hiç yağmayacaktı
Bir daha ıslatmayacaktı sanki
Bu gözleri…
Vakit ilerledikçe bu şehirde
Şiddetini arttırıyordu
Yağmur…
Sanki ‘’Gitme! Kal’’
Demek istiyordu…
Onun için çırpınıyordu.
Kalmamıştı beni buraya bağlayan
Bir sevgili…
Yalnızca iki kelimesine
Tutunuyordu bu aşk…
Yalnızca tek bir cümle
Beni bağlardı, tutunurdum bu şehre.
O ise tek bir cümlenin öldüreceğini sanırdı
Kendini…
O kadar masumdu ki…
Sanki bu şehir onunla oluyordu.
Onunla yeşeriyordu,
Onunla soluyordu…
Oydu bu şehre hayat veren…
Nedendir bilmem
O yoksa olamıyordum
Bu şehirde…
Yabancı olduğumu hissediyordum
Bu kentte.
Bir yolcusunu daha alıp,
Uzak diyarlara götürmek üzere
Ağır ağır yaklaşıyordu
Beni bu kentten çalacak olan
Tren…
Yağmur dinmişti.
Sanki o da anlamıştı
Beni yalnızca bir kişinin
Durdurabileceğini…
Beni bu kentte tutabileceğini…
Şimdi ben bu iki kelimeyi
Buradaki banklardan birine
Emanet bırakıyorum.
Çünkü onlar bu kentte
Güzeldi, gerçekti…
Susturamıyorum bu iki kelimeyi…
Sanki kendilerini
Sahiplerine duyurmaya
Çalışıyorlardı…
İşte gidiyorum…
Ardımda iki kelime
Bırakarak…
Seni Seviyorum…
Yeşil YalnızlıkKayıt Tarihi : 11.10.2010 23:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!