Ölüm ve yaşam arasındaki gelgitlere kapılıyorum yokluğunu şiddetle duyumsadığımda… Adımlarının ardında toza toprağa karışırken düşlerim, harflerinin güzelliği geçiyor içimden… Şimdi neredesin… Ne yapmaktasın… Hangi mürekkebin sessizliğinde susmaktasın… Bilmiyorum…
Öyle günler ve zamanlar oluyor ki; öz varlığımdan, titreyen ellerimden, suskun düşlerimden, sessiz harflerimden süzülüp kirpiklerimden aktığını, yanaklarımdan ansızın özlemle dudaklarıma ulaştığını hissediyorum.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Dolu dolu bir şiir, akıcı ve sıkılmadan okunan bir duygu akışı var. Selamlar.
Kimbilir kaç kez gördüm bu rüyayı…
Uzak bir deniz özlemi çekiyor kimbilir kaç kez kalbim…
Ve özlemini çektiğim her sahil, karanlık yangınlarla yakılıyor.
Denizin mavisini bile göremiyor güz’üm…
Her mevsim bir sonbahar rüyası yaşıyorum velhasıl…
Korkuyorum isyan isyan büyüyen gecelerden…
Yüreğim onulmaz bir düş.
Ve sen sevdiğim… Sakın gelme…
İstemiyorum…
Yakın olma bana hiç…
Gözlerine bakıp da sevdiğini haykıramamak
Eski bir kente gömmek eli kolu bağlı düşlerimizi
Mürekkep sessizliğince susmak gözlerinin kafiyelerinde
Ve bir şişe gözyaşında boğulmak… En acısı ölümlerin…
Sakın gelme…
...............
Düşünüşlerin susup, sözlerin konuştuğu anlarda bir kır menekşesinin gözlerinden düşer ilkyazlar. Göğsümüzdeki belikli sızılarda gümüş tepsilerde sunulur bize hüzün ve uçar gider yüreğimiz, uzaklara, çok uzaklara...
Tebriklerimle...
İsyanın ve sitemlerin haykırış sesleri güzel şiirinize harika yansımış.Tam puanla kutluyorum.Şükrü Topallar
Siyah saçlarımı uzatmışım mehtaba, kırmızı dudaklarımla susmuşum sevdiğimi. Senden başka her şeyi unutmuşum, bildiğin gibi değil… İçin için yanıyor ellerinde şiirler ve biz eski bir kente gömüyoruz düşlerimizi. Kalbine giden her damarda ben tıkanıyorum, yoğun bakıma alınan şarkılarımızın her sözü yalanmış meğer.
Dilerim gerçek düşlerde büyür sevgileriniz, dilerim tüm umutsuzluklar sel suyuna kapılır ve seni terk eder. harika şiiriniz için sizi gönülden kutluyorum, dilerim bu güçlü kaleminiz her daim çağlar. Tam puan elbette Sevgilerile..Bilal Esen.
Kaleminiz bu tür çalışmalar için yontulmuş sanki . Çok güzeldi kutluyorum sayın Ayşegül Tezcan ....
İsterseniz şiir olarak bile kendi melodinizi ekleyerek okuyabileceğiniz , çok güzel ve zengin imgelerle süslü bir çalışma ....
Kırık dökük hislerimle bunalıma sokacaksınız beni...bir an önce gitmeliyim buradan...tebrik ederim...sevgiler...
HER ZAMANKİ GİBİ AKICI DURU GÜZEL AMA ÇOK GÜZEL BİR ANLATIMLA ÇEKİYORSUN OKUYUCULARI SAYFANA.. MISRALAR OKUTUYOR KENDİNİ HEMDE Bİ SOLUKTYA.. O ZAMANDA BİR BİR DAHA OKUYOR İNSAN EZGİNİN VE HASRETİN TADINA VARABİLMEK İÇİN.. YALAN DEYİL ISLATIYORSUNUZ GÖZLERİMİZİ ASLINDA YAZILACAKLAR ÇOK AMMA YER MÜSAİT DEYİL SEVGİLİ DOSTUM
KUTLARIM ESERİNİ SAKIN BIRAKMA YAZMAYA DEVAM ET OLUYOR YANİ BAŞARIYORSUN ELİNE YÜREĞİNE SAĞLIK HER SATIRI AYRI GÜZEL.. KALEMİN HİÇ DURMASIN İLHAMIN BOL BAHTIN AÇIK OLSUN SELAM VE SAYGILAR ESEN KAL SEVGİLERLE KAL ..D.Poyraz
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta