Ben geçmişten sıyrıldığımı düşünüyor, mutlu mesut günüme bakıyordum. İnatçı değildim, kindar da olamadım hiçbir zaman. Ama beni sevmeyen ve aldatan insanlara karşı hiç de tahammülüm yoktu. Ama o . Bir gün, bir gece ansızın bir mesajla geri geldi. Onca zaman sonra. Hem de bir başkasını sevdiğini söyleyerek. Ne için gelmişti? Ne istiyordu? Cevapsız bırakmak istemedim ama, yapamadım. Bu sefer birçok şeyi göze almış, o kendisi gelmişti. Peki ya şimdi ne olacaktı? İçimde koca bir gezegen vardı. Fakat içinde ne yaşamam gerektiğine dair hiçbir fikrim yoktu. Ne hissediyordum, ne hissetmem gerekiyordu? Düşündüğüm tek şey, bildiğim hiçbir şeyin olmadığıydı. Koca bir boşluktan ibarettim. Peki neden cevap veremiyordum hala? Ona karşı bu kadar zaafım varken neden karşı koyabiliyordum? Onda ki alışkanlık mıydı gerçekten? Onca sene sonra aynı alışkanlığın devam etmesi ne kadar mümkün olabilirdi? Milyon tane sorum vardı özüme, vardı da. Bunlara verecek bir cevabım yoktu. Cevaplaması için bu soruları ona mı sormalıydım? Kanıma işledi, derime işledi, içime işledi cevap veremiyordum. Kalakalmıştım. Ve ben hissizliği iliklerime kadar hissederek, ironi dolu bir yaşantıya göç ediyordum. Bu bir intihar girişimiydi benliğimde. Geçmişi es geçmek yerine, dönülmeyecek yollara sokmak gerekiyordu. Yapmadım cevap vermedim. Rafa kaldırmak değil de yakıp yıkıp atmaktı gereken. Günlerce bu mesaja baktım. Geçmişte ona dair, onunla yaptığım şeylere dair ne varsa son kez hayatımdan geçirdim. Ona şiirler yazdım, onu düşündüm, bol bol esrar içtim. Alkole dayandım, geceleri ağlamak istedim. Immmm ağlayamadım. Bitiyordu, hissediyordum. Onun yapamadığını ben yapacaktım ve raftan alıp yakacaktım geçmiş defterini. Serdar G.
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.