Eşitlik, bir tamam olamayışın, tamam oluşa yürümesi gibidir sanki. Tamam, oluş, olmuş bitmiş olan değil, her aşamanın, ikmal edilir olan bir sürekliliğidir. Ve olabildiğince soyut oluştur. Tamam, olma ya da natamam olma tanımlamasını ancak, olmuş bitmiş olgu, olaylar dizgesinin kesikli olan kullanım sürekliliği içinde söyleyebiliriz.
Değilse sonsuz bir dengede oluştu sürekliliği içinde eşitlik anlayışları, hiç olmayan bir durumun, tasım salıdırlar. Sonsuz bir eşitlikti denge, şimdilik bizce bilinir değildirler. Eşitlikti olan nokta alanlar geçici pozisyonlarını, geçici bir süre denge eğilimi yapacakla; yeni dengesizliklere yönelecekleri eğilim anlarının belirmesine dek, bu görece eşitliklerini korurlar.
Ya da aşağıdaki ifadelerdeki gibi bir denge ya da dengesizliklerin eşitliği vardır. Bizlerin birbirimize aktarırken söylediğimiz; bir tarağın dişleri gibi soyut olan eşitlik, söz konusu değildir. Yürür deki olgu ve olayların, yeni belirişlerin, her bir ilişki durumları içinde, sürekli yeni olan, kendi eşitsizlik ve eşitlik karşıtlığını ortaya koyacaktır.
Devinen olaylarda eşitlik olmaz. Aynı benzerliklerin dahi içti koşulları farklı gelişeceğinden eşitlik bozulur. Aynı olaylar, aynı çevrede, aynı etki karşısında farklı etkilenildi dereceleri içinde de olabilmektedirler. Sözgelimi, aynı çevrede, aynı etkiye karşın, aynı olaylardan biri kılını bile kıpırdatmaz iken; diğer olay farklı tepkiler ortaya koyacakla da eşitler arasındaki eşitlik bozulacaktır.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla