Ol demiş düşmüşüz rahme
bir bir...
Doğmaya mecbur
yaşama esir..
Adım Emine konur kulağıma tekbir
Hayata inat gerçeğe isyan muktedir
Sormadılar hiç bana
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
harika bir şiirdi... bitmesini hiç istemedim...tebrik ederim.
uçuşu anımsa
kuş ölümcüldür..
Merhum Fruğ Farruhzad
(çvri: bd)
hep uçmanız ve anımsamanız dileği ile..
Tebrikler,
başarılarınızın devamını diliyorum
Saygılarımla,
Behruz Dijurian
.
Bizce hüküm yanlış olmuş...
Yanlış giriş taksimatından
yahut yanlış sorudan;
doğruya ulaşılamaz...
.
Vesselam
tebrikler yüreğinize...
selamlar duygu ve anlam yüklü dizelerinize...
saygılarımla...
harika bir eser..ben çok beğendim...şiir kalitesi üst düzey...benimde tekirdağ da çok kıymetli dostlarım var ve ileride yerleşmek istediğim iller arasında emine hanım...şiir kalitenizi sevdim...daha üst başarılar diliyorum....orhan demirtaş
Düşünceye pencere açıyor.
Bilinen ama anımsamayı hep ertelediğimiz gerçekler..
Çok şey yazmak istedim ama, zaten her şey bilinmiyr mu?
evet şiirinize ağıt her bir dize...yüreğiniz ne kadar yangınlar içinde isyan! ama haklı ve yerinde dizelerde..saygılar
Suya hasret, gönülde sönmez ateşler.
Yaşaması imkansız, kurumuş hayâller.
Rüyaların rengine, küsmüşse geceler.
Aklarım ziyandır, siyahlarım nice.
Bu sitem, hayat'a isyandır elbette.
Şiir'e ağıttır! usum, acıyan yanlarıma esir.
....................................................................
fevkalede bir şiir anlatımdaki isyanın özünü çözebilmek mesele sözçüklerin neyi ifade ettiğinin derinliğini ancak şair bilebilir..tebrikler kutluyorum..
Esirlik üzerine yüklediğiniz şiire 'esir' sözcüğü o kadar bol gelmiş ki Emine Kızım,şiirini esir
sözcüğüne esir etmişsin.Böylece esaretin anlamı
yumuşamış,düşmüş,daralmış.Ayrıca esire bağlanan şiir,kelime haznende nakısalar olduğu
duygusunu uyandırıyor.Kesmelerin de,birisi dışında,
yerine oturmadığı gibi anlam kargaşasına yol açabiliyor.'De, da,dahi' ekleri zaten açık yazılması
gerekirken Sen 'değil/de nedir'yanlışını yapmışsın.
Sonra gereksiz yere Arapça sözcüklere yönelmiş,
fakat onları da yanlış kullanmışsın.Örnek:Esîr,teslim olmak değil,savaşta düşman eline düşmek,para ile satılıp kul,köle,bende edilen kimse veya fizikçilerin kullandığı anlamın ifadesi olan;havadan hafif,ısı ve ışığı nakleden cisim.Bunlara daha çok dikkat gerekiyor.Bu hatalar bir kavram kargaşasına yol açtığından bu şiirin pek başarılı sayılmaz.(Bana göre) Sitemizin sayfalarında Mehmet Ceylan isimli
şairimizin,şiirimiz üzerine yazdıklarını ve şiirlerini okumanızı da tavsiye ediyorum..Sağlıcakla,sevgiyle kalın.
Enver Özçağlayan
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta