Dokuz yüz kırk üç idi dünyaya teşrif ettin
Altmış sekiz yaş oldu bugün ahrete erdin
Kırk yedi yıl benimle bir yastıkta kocadın
Çilelerle bir ömrü esirgemedin, verdin.
Nice günler geçirdik böyle geçti bu devran
Hep gönülde yaşadın çünkü canından sevdin
Benimle gurur duydun benimle hüzünlendin
Geride bıraktın şimdi sen de sonsuza erdin.
Böyle sen yola çıktın bitimsiz yol senindir
Bir ömür boyu bizi yaşadın ve yaşattın
Kendini Tanrıya verdin bu evreni bırakarak
Beni acıya boğdun, hüzünlerle kuşattın.
Süpürge ettin saçı, hatıranda yaşarsın
Bu dünyada bir tanem, ahirette güneşim
Seninle geçen bir ömür helalından her zaman
Şu dünyamı kararttın canım sevgilim eşim.
KADERDE BUDA VAR;
İnletir yeri göğü acı, hüzün, ızdırap
Ardından bakıyorum biter bu üzüntü, bu zaman
Kara gözlüm efkarım el ele tutuşarak
Yüce düşleri aştık bıkmadan usanmadan.
Kuşkonmaz diyarlarda kanat gerdik birlikte
Şimdi yeller esiyor tozduğumuz yollarda
Bıkmadan, usanmadan su içtik pınarlardan
Adım adım yükseldik yazda kışta baharda.
Sen rahat uyu şimdi seni Mevlama verdim
Mezarının başında gözyaşları dökerim
Artık bu toprak senin, dikerim çiçekleri
Her an aklımda varsın seni arar gözlerim.
Yıl dokuz yüz altmış dört temmuzun on dokuzu
Evlendik, yuva kurduk soğuk sıcak demeden
Yakıyor şimdi güneş tenimi ciğerimi
Bu ölüm kaderde var ayrılık bedbaht eden.
GÖNÜL BİRLİĞİMİZ;
Sen berzahta gezerken ben dünyada muzdarip
Adım adım gelirim, bekle güzelliğinle
Tekrar birlikte olmak başlıca dileğimdir
Her namazda duamla sızlayan kalbi dinle.
Bilgi ve kültürlerle güzel yurdu süsledik
Bir rüyayı yaşadık anılar anlatarak
Ülkenin hizmetinde çalıştık güvenerek
Yurdu köy köy dolaştık, arzular yaprak yaprak.
Hastalığın amansız büyük bir derde düştüm
Ne yazık ki yok imiş ne derman ne ilacın
Tabip tabip dolaştık, sana şifa aradım
Çaresizlik içinde koydun kalbime acın.
Her yöne başvurmuştum ne yaptıysam nafile
Tan vaktinde güzelim gözlerini kapadın
İki bin on bir yılı mayısın ikisinde
Kırk yedi yıl sonunda yadigar kaldı adın.
HEP SENİ ARIYACAĞIM;
Bana atan o kalbin şimdi kara toprakta
Tanrı emretti aldı berzahta mı nerede
Hep gölgeni ararım hayalde ve rüyada
Ruhun uçuşur gökte, bedenin başka yerde
Şimdi kabrin başında çaresizlik içinde
Maziyi kalbe gömüp gözyaşımı dökerim
Ne yapalım kader bu gelecek elbet bir gün
Sana ererken hasret, senin yanında yerim.
İnancın tamdı senin ibadetlerin yüce
Görevini hep yaptın ulu Mevlaya karşı
Sen berzahta uçarken bizler kan ağlıyoruz
Bu acı o kadar ki deliyor yeri arşı.
Gözlerim kan çanağı ağlıyorum her gün ben
İnce uzun bu yolun sonunda adım adım
Tanrım bana sabır ver artık bu son günlerde
Mecnun oldum yollarda, kırık kolum kanadım.
BENİ AYDINLATAN GÜNEŞİM;
Allah aldı neyleyim bu da kaderde varmış
Buna şükrediyorum yok sana itirazım
Geçti altın çağımız, saçımız ak pak oldu
Affet beni yaradan sana geçti bu nazım.
Bugün buradayız, elbet yarın gideriz sana
Her insan bir can taşır yaşamaya uğraşır
Yücelterek ruhunu veda eder dünyayı
Hak yolunu bulunca Mevlamıza ulaşır.
Artık şafak sökmüyor bu kubbenin üstüne
Ben hüzünlü olsam da sen rahat uyu eşim
Hayalinle gezerim, düşümde hep sen varsın
Unutamıyorum hiç aydınlatan güneşim.
(Merhum eşim GüneL'e ithafen...)
Ahmet Mustafa KulaberKayıt Tarihi : 15.11.2013 23:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!