Ellerin anlatıyor karelerini
Tünel geçmişi akıtıyor gözlerin
Kıpırdamazsan, zifir karanlık
Adım ötesi bıçak
King Kong denge tahtasında
Bira köpüğünde gençliğin
Kutup yıldızı sakin
Bir türkü söylemekte
İskeleye yanaşan gemi
Arının göz kırptığı yerde
Gelecek
Ve sen…
Öyle gerçeksin ki
Ağla bebeğim
Duruluncaya dek
Kayıt Tarihi : 24.6.2007 22:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Not: Beğenilerini kısaca dile getirin kardeşlerim alınmasın lütfen)
Bazen buralarda fazlasıyla takdire değen, hatta sitenin başka köşelerinde de dile getirilmesi gereken şiir, değerlendirme, yazın olayları yaşanıyor. Aynur Özbek Uluç 'Eşik' adlı bir şiir yazıyor. Sinyali öyle bir değerlendirme yapıyor ki, adeta parmak ısırtıyor. Şiirin hakkının verilmesinde sadece memnun etme duygusundan uzak, elbette abartıya kaçmadan bir yorum şahaseri yaratıyor. Bunları düşünerek yazdığın sanmayın. Sinyali'in terazisiyle şiir nasıl da göz yaşını silip gülümsemiştir kimbilir.
Sonra Nilgün Aras.
Yazılan bir şiir ne ister? Susamış toprak gibi anlaşılmayı ister. Değerinin billirliğini ister. Bir yerinde gönülden bir başka yön dilense de şiir kucaklanmak ister. Nilgün Aras'ın o muhteşem konuşmalarıyla şiir nasıl da keyiflendi kimbilir.
Sonra Ali Aydoğdu:
'Şiiri sevgili Nilgün Aras yeni yıkanmış bir çarşafı (üstelik sevdiğim yumuşatıcı kokuyor dizelerde) yatağa serer gibi açmış zaten' demişler değerlendirmelerini sürdürmüşler.
Delirium tremensli günlerde nasıl duygulandım bilemezsiniz.
Ne iyi şiir yazanlar var, ne iyi şiirin gönlünü yakalayanlar var.
(üstelik sevdiğim yumuşatıcı kokuyor dizelerde) yatağa serer gibi açmış zaten , ben ise ağlanan noktaya takılacağım .
Bırakın ağlasın ....
Bilirsiniz , erkekler ağlamaz deriz her zaman , ya da öyle derler . Elbette ağlarız ama o kadar nadir ki bu , bayanlar ile kıyaslama yapıldığında ..Mesela ben son 7-8 senedir en fazla iki üç defa ağlamışımdır .. Keşke ağlayabilsem dediğim zamanlar ise buna on çeker , yutkunmak en kötüsü..
Şiirin sonunda ki ağlamak öyle rahatlatıyor ki muhatabını ve yukarıda sadece kalemle var olabilecek gerçeklerin yanında finalin gerçekçiliğini tüm çıplaklığıyla öyle seriyor ki göz önüne , sanırım oraya en çok ağlamak yakışırdı diyerek ayrılıyorum sayfadan ..
Kimi kez olur.
Geçmişin üzünç dolu, sıkıntılı gölgelerini kare kare aktarabilen elleri var. Öyleyse tedirginler. Kısa kısa hareketleri. Durumdan duruma geçiyorlar. Kimi öfkeyle bölüyorlardır havayı, kimi sorgulayıcı uzanıyorlardır, dua eder gibi açılıyorlardır kimi de.
Bütün bunları nerden çıkarıyorum?
Çünkü geçmiş bir tünel. Ve gözlerinden akabiliyor.
Bilmiyorum gözyaşı olarak mı aktı, yoksa uzun ve kasvetli bir yol muydu gözbebeklerinden dışarıya yansıyan?
Hep kıpırdaması ve yerini belli etmesi gerek. Suskun kaldığında, hareketsiz kaldığında göz gözü görmüyor ve ne yana gideceğini bilemiyor insan, adım ötesi bıçak.
King Kongu, o kral devi dengede tutmak? Sadece bir şairin aklına gelirdi ama o dev kim şimdi, ne veya?
Her şey olabilir. Sevda, yazgı, direnç. Bu da şiirin sırrı olsun.
Bira köpüğünde gençlik?
İşte bu iyi haber.
Geçmiş nasıl isterse öyle bir tünel kalsın.
Yaşam sevinci kaybolmamış, bir parça isyankar görünebilir, taşkın görünebilir ama ne çok kabarcık (var ne kadar beyaz.
Kutup yıldızı sakin, öyle olmalı. Hep aynı yönü göstermek zorunda bize. Demek güven ve dostluk şimdi aramızdaki. Farkındayız.
Bir türkü söylemekte iskeleye yanaşan gemi.
Evet artık bir limanı var onun. Liman gemiyi her türlü fırtınadan korur.
En tatlısı geleceğin işaret edildiği yer.
Arının göz kırptığı yerde.
Biri göz kırptığında neşeli bir muziplik vardır ortada.
Göz kırpan arı ise, bal sunacak o. Gelecek bal üretebilir, üretsin.
Öyle gerçeksin ki, duruluncaya dek ağla.
Hayır hiç hoşuma gitmedi ağlaması, ağlıyor olması.
Biz mühendisler için ,damlama noktası , donma noktası,kaynama noktası , asimptotik nokta gibi kavramların limit yaklaşımla startını aldığı değere denir eşik noktası..
Yani eşik noktası sonrasında illaki mevzuya esas materyal bir halden bir hale geçecektir..Bir halden bir hale geçmeye ise ihtilal denilir lugatte.
İhtilal, can'ın içinde şulelenir evvela..
bir şulesi var ki şem i canın
fanusuna sığmaz asumanın
Demiş ya şair..
Kainatı aydınlatacak ışığın meşalesini, şulesini görebiliriz şiirde..Şiirin çırasını yakmadan okursak tabi..
TÜM YORUMLAR (6)