Eşikte bekleyen kim, kime ait o gölge? ..
Bu sınırı ben çizdim, azaptadır bu bölge
Öteler de kal yolcu, uçuruma çeyrek var
Bu mıknatıs tutucu, hayattan zorun mu var
Ateş “ateşi” yakar, öylesi cehennem-i
Kül; kor-a yorgan değil, buhar etmiştir nem-i
Menzildesin geri dur! .. Dönüşü mümkün değil
Biz semeri kuşandık, bu senin yükün değil
Oradaydım! ..Tam orda, senin durduğun yerde
“Dur! ..” diyen olmadı ki, talipli miydik derde
Nedir merak ettiğin, gül-e düşmüş hazan mı
Aşiyan-ı zanneden, o bülbülü yazan mı
Tutuşmuş kanatlar ki; Kurtaracak onlardı
Uçabilse sanma ki aynı yere konardı
Tek hamleliktir sınır, temasın dahi yeter
Sonrası karanlıktır, karanlıktan da beter
Örümceğin silahı ağında ki siperde
Kurbanı kurban eden siper olan o perde
Girecek biri var ki; içeri, o eşikten
Gölge gibi peşimde, ilk düştüğüm beşikten
İşte ona “dur” demem, o can alan eceldir
O ecel ki; Ateşte, yaşamaktan güzeldir
Cennet midir muradım, öyle mi sanıyorsun
Hele dokun! ..Ateşi, ne kadar tanıyorsun
Çek git kapımdan benim, gölgeni de al götür
Bu vehim, sanma seni, gölgeni de götürür
Sebep olanı boş ver, ismi anmaya değmez
Ben aradan çekilsem onu Tanrı affetmez
Kapımı çalma yolcu, haydi, var git yoluna
Ateşle hem-hal oldum, sen de girme koluna
Kayıt Tarihi : 3.5.2006 22:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!