Esen Güz yeli Senin Kokunla Geldi...

Yüreğime gecelerin karartısı vurdu,
Ellerime günahlarım..
Bu günahkar ellerimle sana dertlerimi yazdım.
Ellerimden düşeceğini sandığım bir avuç mutluluğumu,
Kenetlerim ellerinle sunacağın umutluluğa...
Musafaha buyur kirletilen dünyamızla,
Al insanlığı avuçlarının arasına..
Gülden güzel kokan parmaklarının arasından,
Dökülsün boşluğa günahlarımız...

Bulutlar simsiyah şimdi,
Fırtına kızgın..
Yetimlerin gözleri her yerde seni arar.
Ümmetinin yürekleri buhranda,
Dalga dalga mazilerde sensizliğin izleri var...

Çağlayan gönüller mahrumlar şevkatinden,
Uzak sözlerin insanlara.
Bombalar yağıyor tazecik beyinlere her gün,
Vahşiye özeniyor gönüller vahşetlerin ortasında...

Gözler çirkefliğin peşine düştü,
Kovalıyor rüyalarda gençliği bir anlık sevdalar.
Seni sevenler azab görüyor dünya mahbesinde..
Gözlerine alemleri feda eden gönüllere tuzaklar kuruluyor.
Bir bir kapanıyor kapılar sevdalılara..
Aşk rıhtımlarına aşkı hak etmeyenler yanaştılar,
Depremler bile kar etmiyor artık azgınlıklara...

Sırt çevirdi dostlar,
Seni yaşatmak umuduyla sünnetine uyanlara..
Ne analar ana şimdi,
Ne de babalar..
kaldık yapayalnız...
Sensiz....
Acıyıp ellerimizden tutanımız sen ol,
Sen ol uğruna anamızı babamızı feda ettiğimiz...

Ümmetliği arzulayan sevenlerin şevkatinin ışıklarına açarlar bağırlarını,
Ve güneş gibi aydınlanırkaranlık gönüllerimiz..
Bazen duygular dua olurda gecelere,
Seccadenin ötesinde bri makamla yaklaşır sana dost gönüller.
Dudakların amin buyurur o dost yüreklere..
Zerafetin en olgun halidir o dudakların,
O dudaklarda yaşayanümmetinse olgunluğa hasrettir.

Tepelerin doruklarına uzanırken sevdaların matemi,
Bir seylaptır gönlün öfkeli yürekleri boğan,
Bir seylaptır bakışların,
Yitik sevdaları baskına uğratan..
Geçsede asırlar,
Yokluklar bulsada beni varlığının ardından,
Essede nefesinin üzerine fırtınalar,
Karanlıklar otursada geceme gözlerinin ardından,
Bak nasıl akıyor gözyaşlarım günahlarıma inat,
Nasıl kapanıyor gözlerim hayalinle her gece…

Biliyorum,
Seni tasavvura layık değil gözlerim,
Oysa hurilerin gizli sevdalarına pervasızca talip oluyor yüreğim.
Alnım aşkının hediyesini veriyor seccademe,
Anasının süt kokulu koynuna başını yuman bebek gibi,
Gömüyorum aciz başımı,
Senin o derin sevdanın manevi secdesine..
Kalmasa da güllerinden başka kokun ruhundan,
Senin kokunla geliyor esen güz yeli,
Senin kokunla akıyor ruhum yığıntı bedenimden,
Ruzgar usulca uçurup hayallerimi titreyen ellerimden,
Senin o latif, o berrak ellerine sunuyor ey nebi!
Sen bir yağmur tanesisin henüz yere düşmeyen,
Bense seni yanaklarımla buluşturabilmek için koşuşan divaneyim,
Gözlerinin sarayına girmek bir yana,
Yürek hanenin kapıcısı olabilseydim…
Sen aşk ruzgarınla estiğin zaman,
Rukuya varır ağaçlar Rabbimize,
Zemheri ayı güneşe doyar sen gülünce,
Adına yazılan şiirlerin en güzel nüktesi ismindir,
İsminin telaffuzudur kulaklarımın duyduğu en güzel hece..
Sözlerin yakuttan gerdanlıktır kanayan gönlümü süsleyen,
Nerede bir ulema görsem vakti saadetine yürüyen,
Sıralanır yollarıma iblislerin karanlık gölgeleri
Aşkına mukabil rehin aldım mutluluğumu ey nebi!
Ne olur çıkar hücre-i matemimden çöz zincirlerimi,
Ebubekrin, arkadaşın, demişti ya ederken sen vasiyyetini,
NE OLUR YA RESULALLAH, RABBİNİN KATINDA UNUTMA ÜMMETİNİ…