Batıdan doğuya gidip oraları görenlerin kafasında oluşan ilk şey "Bu bölgede sorunun çözülebilmesi için fakirliğin ortadan kaldırılması gerekir," düşüncesidir.
Evet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi ekonomik bakımdan batı bölgelerine oranla çok geridedir. İş ve gelecek kaygısı bölgenin gençlerini umutsuzluğa itiyor. Önlerini göremiyor olmaları büyük bir sorun ama bununla bir şekilde baş etmesini öğrenmişler.
Bölgeyle ilgili olarak asıl büyük sorun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin daha ilk kuruluşundan bu yana bu bölgede yaşayan Kürt halkının üzerinde uygulamış olduğu asimilasyon politikaları ve bu politikalardan vazgeçmeye de niyetinin olmayışıdır.
He ne kadar Ak Parti Hükümetleri zamanında Kürtlerin kimliklerinin tanınması yolunda büyük adımlar atılmış, Kürtler lehine önemli iyileştirmeler gerçekleştirilmiş olsa da üzerlerinde zaman içinde oluşan güvensizlik duygusu tümüyle ortadan kaldırılamadığı için yapılanlara karşı duyarsız davranışlar sergilenmiştir.
Üstüne üstlük son zamanlarda gerek Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve gerekse hükümet yetkililerinin yanlış anlaşılmış bazı sözleri de bölge halkı üzerinde devletin lehinde yeni yeni oluşmaya başlamış güvenin sarsılmasına ve "Başa mı dönüyoruz yine?" şüphesinin oluşmasına sebep olmuştur.
Mesele budur. Kadim şüphe duygusu yakıcılığını göstermiş ve Kürt halkı kendisini koruma refleksini harekete geçirmiştir.
Hata yapmak son derece insani bir durumdur. Hatasızlık sadece ve sadece Allah'a mahsustur. Kişi eğer bu gerçeğin farkında olarak yaşamını sürdürür ve hata yaptığında bunu kabul etme erdemini gösterebilirse eğer sonraki adımlarını daha doğru atabilme şansı elde eder. Aksi takdirde attığı her adımın yönünü geçmişindeki hataları belirler.
Ak Parti 7 Haziran seçimlerinden birinci parti olarak çıkmıştır evet ama önceki seçimlerde olduğu gibi bir zafer kazanamamıştır. Hatta bir başarısızlıktan bile söz edilebilir. Şimdi Ak Parti'ye gönül vermiş olan milyonlarca insanın Ak Partili yöneticilerden beklediği şey bu görece başarısızlığın sebeplerinin analizini gerçekçi ve doğru bir biçimde yapmaları, topu taca atmamalarıdır.
Gelecek dönemde Ak Parti'nin en kısa zamanda kendisiyle ilgili olarak Kürtler üzerinde oluşan şüphe tohumlarını dağıtıp onların yeniden tam güvenini kazanması birinci önceliği olmalıdır. Çünkü barışın en büyük teminatı hâlâ Ak Parti'dir. Ak Parti'siz bir barış asla mümkün değildir. Ama bu "Barış için herkes Ak Parti'ye mahkûmdur," demek de değildir.
Herkese görevler düşüyor kimse görevlerinden imtina etmemeli üzerine düşeni bihakkın yapmalıdır. Seçimler bitmiştir. Atmak tutmak da... Şimdi bütün taraflar sorumluluklarına sahip çıkmalıdır. Aksi takdirde hepimize yazık olur. Ülkemize yazık olur. Bu ülkenin insanlarına güvenen mazlum halkların umutlarına yazık olur. Haydi göreve! Hep birlikte! 29.07.2015
Kayıt Tarihi : 12.12.2020 01:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Recep Akıl](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/12/12/esas-mesele-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!