Avaz avaz susmaların kıyameti koparken, içimin denizlerinde hüzünler, bir bir yayılıyor gecenin zifirine. Ve gecem! Çekiyor yine asûde hüzünlere rabıtalı kapkara peçesini. İnzivadayım işte! Çekildim sükûtumun hirâsına. Geceyle beraber omuzlarıma çöken hüzne mayalı kederlerle başbaşayım. İçimde, kendi dallarından korkan bir sarmaşık, ürkek çocuk edasıyla; "saramazsam kucaklayamazsam" hüzünden titreyen katran karası geceyi. İmkansız! dediklerimle sınandığım aşikâr. Canım c/anıma sığamazken, yaman hesapların dehlizlerinde, gözlerden düşenlerin gönülde asılı kalmasıydı ağır gelenler.. Lâtif bir sesin tınısı eşliğinde, gecenin hüznü yerini yavaş yavaş huzura bırakırken; Gönülhanemdeki derin girdap, ağır cendere teslim oluyor ilâhî bir cazibeye. Yüreğim! Konuğunu bekleyen ev sahibi edasıyla, halden hale girerek sükûn buluyor. Ve konuk! Yalın, saf, ışıltılı cemâliyle haneme şeref veriyor..
Ve; gecenin Rabbine ısmarladım rakik, kırılgan, yorgun ve bir hayli bitap yüreğimi.
"Niyet eyledim Meryem Orucu'na telli duvaklı kederlerime"
"Es sükût" diyerek
Susmuşum!
Suskunum!
Sesimin dallarına kuşlar tüneyesice!
Es sükût...!
Kayıt Tarihi : 1.7.2016 00:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!