Es Esebildiğin Kadar Ör Beni ' Rüzgarl ...

Deniz esintilerine konaklamış konuklarından
Daha aşkın bir sevdayı yüklendim sana bugün
Dünden özge rüzgar.

Nisan yağmurlarını çağırmandan,
Yağmur yüklü bulutlarını taşımandan,
Tenimi ıslıksı yıkamandan öte…

Senle çok şeyleri sezdim, çok şeyleri sevdim,
Derin, ulvî ve ürküten…

Çam ağaçlarını ısırırken nefesin,
Kulağıma ilk gizemli şarkıları okumuştun
Çocukluğumda…

Yıldırımlı gecelerde, raksın bir başkaydı
Penceremden seyrettiğim narin iğde dallarında.

Rüzgar gibi geçen apak atlarla süslerdin
Hülyalarımı…

Saçlarımı taraman,yüzümü tenimi okşaman
Cana can katardı.
Uçurtma olur, uçardım
Masum, servi boylu rüyalarda…

Eserdin…
Yeşil deniz olurdu tarlalar,
Yaş ekinler dalga dalga dolgun başaklarıyla
Yaslanırlar ve yıkanırlardı hoyratça…

Eserdin …
Sabâ olur şiirlerine karasevdalıların
Merhem olurdun yaralarına..

Eserdin…
Yel değirmenlerine giderdim,
Kılıç çekişini seyrederdim
Don Kişot’un,
Değirmenlerin yerinde yeller eserdi.

Sonra telkarilerden tellerin içinde aktığını duydum,
İnanmadım.
Neden sonra anladım nurlar saçtığını şehirlere,
Ve ben esişini seyrettim aydınlık duvarlarda
Asrî rüzgar güllerinin raksında.

Es esebildiğin kadar rüzgâr,
Gönül telime dokun, sar beni,
Sözlerim gümüştendir
Telkarim ol, ör beni!

24/04/2008 Soma