Bir serüvendir doğuda yolculuk yapmak,
Memleketle görev yeri arasında sıkışıp kalmak,
Erzurum otogarında, soğuk tenini kamçılarken,
Van Gölü’ne yaklaşacağını düşünüp içini ısıtmak,
Ne güzeldir güzelim yollara koyulmak.
Palandökeni arkanda bırakırken Erek Dağı’na yaklaşmak,
Tabi unutmadan, geçerken Ağrı Dağı’na el sallamak,
Dağların heybetinden kendine pay çıkarmak,
Ne güzeldir bu yollarda zamana karışmak.
İpek Yolundan Gevaş’a kadar uzanmak,
Gölün sodalı sularından bir tekneye atlamak,
Akdamar’a uzanıp şakayla kilisede günah çıkarmak,
Sabah kahvaltısını otlu peynirle yapmak,
Ya da bir kahvaltı salonuna kapağı atmak,
Sonra bir Van Kedisi’ne göz kırpıp yola koyulmak,
Ne güzeldir dünyada Vanlı ahrette imanlı olmak.
Derken çıkıverirsin Van’dan yola,
Uğrayıverirsin yol üstünde Tutak’a, Patnos’a;
Bazen asker ağaların karşılaşırsın suali sorgusuyla,
“Nerden gelir nereye gidersin, hayrola? ”
Bir maraz çıkmadan iyice vurursun kendini yollara.
Mevsimlerden kış, hele aylardan şubatsa,
Soğuğunu iliklerinde hissetmeye başlarsın usulca,
Yaklaşmışsındır artık canım Dadaşlar diyarına,
Ardından görüverirsin maziyi Aziziye Tabyaları’yla,
Çifte Minareler de kapılarını açmıştır artık sana,
Palandöken kucağını açmıştır, basacaktır seni bağrına,
Bir de yorgunsan, akşama karnın acıkmışsa,
Hiç durmayacaksın lavaşı eline aldıktan sonra,
Besmeleyi çekip cağ kebabını saracaksın lavaşa.
Bir yolculuğun daha gelirsin sonuna,
Yolcular erer muradına,
Darısı bu yolculuğa çıkmayanların başına…
Kayıt Tarihi : 9.8.2009 20:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!