Az mı tespih çektik yollarda.
"Param yok, yol parası vereceksin" dedin.
Ve, o siyah lüle taşı tespihini verdin, gittin.
Aslında, hiç alışık değildim tespih çekmeye...
Hatıran oldu.
Bir daha yüzünü bile görmedim.
Pala bıyıklı, dev gibi bi adamdın.
O, şifa camiinin orda...
Şimdi birden bire,
Resmin düştü gözlerimin önüne.
Ne günler yaşadık,
Ne günler yaşadık,
Şu, dünya denilen düzlemde.
Her şey gelip geçici, hayal bile değil.
Hayalmize bile gelmiyor çoğu.
Şeftali bahçelerinde şeftali,
Tarlalar da ekin,
Hele o yollar,
Tozlu mu?
Tozlu...
Aman ya ya Rabii,
Aman ya ya Rabii,
Bi de yokuş yolumuz vardı hani...
O yol ki,
O yol ki,
Ne zorlanır dı öküzlerimiz o yolu çıkarken.
Tepeleme sap doluydu kağnılar.
Ne zorlanır dı öküzlerimiz,
Ne zorlanır dı.
Boyunlarına boslarına kurban olduğumuz,
Kara öküzlerimiz, sarı öküzlerimiz.
Ya hu,
Nerelerden, nerelere geliyor insan.
Nerelerden, nere.
Bir cuma günü Sultaahmette,
Muhammet Ali Clay'ı karşılamak...
O, Muhammet Ali Clay ki,
O, Muhammet Ali Clay ki,
O, Muhammet Ali Clay ki ...
Ne kadar yitirdik insanlık onurumuzu?
Ne dere kaldı şimdi, ne de tepe,
Her tarafa saldırıyor alçak emperyalizm.
Söküyor dağı, dağdan,
Taşı taştan,
Alıyor ırgatların ellerinden umutlarını.
Ve diyor ki "helal edin hakkınızı "
Ya hu, hak mı kaldı meydanda.
Bir diğeri çıkmış pazara,
Bar bar bağırıyor "sülo, sülo"
Ne tuhaf zamanlardan geçti, zamanlar,
Ve,
Ümmet olduğumuza karar veriyor birileri.
Belki de biz yanlış anlıyoruz adamı.
Ümmet kavramını ne anlamda kullandı.
Ama,
Vatandaş olamadık.
Kesin.
Bey diyor, efendi diyor.
Şrank diye kapatıyor telefonu,
Tbmm başkanlığı makamını temsil eden bir kadın.
Kadın haklarından bahsediyorlar,
Çocuk haklarından bahşediyorlar,
Hayvan haklarından bahşediyorlar,
Ya hu,
Hayvanın hakkına bile saygı duymuyoruz da,
Hayvan hakkı arar olduk ,
Ya hu,
Vatandaş olamamışız bu devirde,
Ümmetiz, ümmet.
Hâ burda ümmet ,
Burda ümmet filistine karşı,
Ümmet birlikte.
Çocuklar ölüyor,
Çocuklar ölüyor,
Başkan bağırıyor,
Başkan bağırıyor,
Doğru,
Doğru,
da
Sadece bağırıyor.
Üniversitelerde çocuklar dayak yiyor,
Öğretim üyeleri dönmüş sırtlarını rektöre, istifa diyorlar,
Bir ana,
Açmış dolabını, üç yımırta dolapta,
"Ben 17 gün boyunca ne yiyecem"
Diyo.
Ve,
Öyle bi pembe talo,
Öyle bi pembe tablo,
Gündüz pembe,
Akşam pembe,
Gece pembe,
Öyle güzel bir pembe tablo ki bu,
Saraylarında altın varaklı bardaklarından şu içenler,
Öyle güzel bi pembe tablo ki bu.
Suriye'de pkk, suriye sorumlusu öldürülmüş müş,
Bu, küçük bi şey değil miş,
Bin kişi öldürülmüş müş.
Bunlar, terörist miş.
Terörist, öldürülecek elbette.
Hak etti ölümü.
Katiller bunlar.
Katiller.
Bi de,
Şöyle düşün.
Bu katillerde de türk.
Bu katillerde türk vatandaşıydı.
niye terorist oldular?
Niye terörist oldular?
Asker şehit oldu.
Bi de "karaktersiz" şehit babaları vardı.
Bi de karakterli şehit babaları vardı.
Gaziler bölündü,
Şehitler bölündü.
On beş temmuz gazisi dendi,
On beş temmuz şehidi dendi.
Ne bölünmedi, ne parçalanmadı ki.
Silahlar gelirken, getiren belli,
Getirenin getirdiği silahları verdiği kişilerde belli,
Silahı teröriste verene bi şey demeyen,
Ey israil diyen,
Israile katil diyen,
Bu gün mü öğrendin israilin katil olduğunu.
Bu gün mü öğrendin
Filistine yapılan zulümlerin,
Zülüm olduğunu.
O gemiye " ben mi binin dedim " diyen adam,
Şimdi gemiden bahsediyor.
Ya hu,
Yirmi milyon dolara sattınız adamların ölüsünü.
Yani, bi can iki milyon dolar.
Iki milyon dolar.
Dolar dediğin ne?
Kâğıt.
Bas bas dağıt.
Ulan, bu kadar mıydı bu ülkenin 0nuru.
Aldınız, kaçırdınız süleyman şahın türbesini bir yerden bir yere,
O, kaçırdığınız yer, vatan toprağı idi.
Şimdi koyduğunuz yer nere?
Belli mi?
Ne olacak yarın.
Ve,
Der se diyen,
" hadi çıkın lan burdan "
Ne yapacaksınız?
"Ben bilirim" diyor.
Ve gerçekten biliyor.
İnlerine girdik, inlerine.
Kimin ini ne?
Her biri girdiler bir karanlık deliğe.
Ellerinde çakmak,
Ellerinde mum,
Ellerinde on bin vatlık ampul.
İn oldu bunların girdikleri yer in.
"Ben çökmesem mafya çökecekti" diyor adam.
Ki bu adam,
Bakanlık yapmış adam,
Hem de adalet bakanlığı,
Hemde içişleri bakanlığı,
Biraz daha kazınca,
Çıkar karşına emniyet genel müdürlüğü.
Ve bu adam,
"Öyle demek istemedim."
" özür diliyorum " dedi
Ya hu, özürün de bir erdemi kalmadı.
Nere gidiyoz, nere.
Nere gidiyoz, nere.
Gidecek yol mu kaldı memkette.
Ya hu,
Bi tespih nereden nereye getrir insanı.
O, dev gibi adam,
O zamanlarda yol parasına muhtaçtı,
ama onurluydu.
Onur, kalmadı.
Gurur kalmadı.
Memleket bir büyük bataklığa döndü,
Bataklığa batmıyan kalmadı.
Zengini, fakiri, yoksulu,
Çoluğu, çocuğu...
Pandemi diyo alçaklar,
Pandemi ne?
Kıran demediler,
Kırılıyoruz be,
Her gün binlerce kişi,
Sayı belli değil,
Ölüp gidiyor insan, yok pahasına.
Verdikleri ilaç tıkıyor damarları.
Damar çaresiz.
Damar,
Patır patır patlıyor kalp, böbrek, ciğer.
Aşağıda yukarıda,
Din iman pazarlıyorlar, ellerinde kılıç.
Ve,
Yoksulluğa övgüler diziyorlar.
Yoksul, yoksullaşınca,
Yoksul daha mutlu olacak.
Böyle bi düzen kurdular,
Böyle bi düzen kurdular.
Düzenin adı belli değil.
Kimi başkanlık diyo,
Kimi, cumhurbaşkanlığı sistemi.
Hayt diyor,
Hutt diyor.
Zart, diyor,
Zurt diyor.
Vay efendim hainmiş .
Hainlik o kadar ucuzladı,
hainlik o kadar ucuzladı.
Adam haram yiyor,
Haram yiyen, Haram yiyene hain diyo.
Bakan kayıp,
"At izi, it izine karışmış" diyor.
"Allah sonumuzu hayır etsin" miş,
Bakanlığına veda etmeden gidiyor,
Haramiler,
Böyle bi düzen kurdular.
Aynı renkte,
Aynı modelde,
Arabalar ard ardına,
Sonu gelmiyor.
Bakan geliyor.
Niye geliyor?
Neye bakmaya geliyor?
Sokaklar bomboş,
Koca cadde bomboş.
Kentin ortasına dalıyor kara arabalar,
Aynı model aynı marka,
Meclis başkanı geliyor.
Öyle kurnazlar,
Öyle kurnazlar ki,
Gövde gösterileriyle,
Doyuruyorlar körleşmiş gözleri,
Görmesinler diye.
Ve de,
Beceriyorlar kardeşim
Kardeşim
" edep ya hu" diyo.
Ulan, edep mi kalmış ortada.
Eminenin boynunda kolye,
Eminenin başında baş örtüsü,
Emine nutuk atıyor kürsülerden,
Emine mutlu,,
Çocukları zengin,
Torunları gelecekten umutlu,
Her biri abd vatandaşı.
Böyle bi düzen kurdular.
Böyle bi düzen kurdular.
Ya hu,
Erzurumlu gardaş,
O zamanlar sen benden çok büyüktün, ben senden çok küçük.
Şimdi, senin o zaman ki yaşına erdim gibi.
Ya hu sen çok mutlu yaşadın.
Yol paran olmamasına rağmen.
Para,
Bi şey değil miş be,
Anadolu da paraya el kiri derler,
Şimdi, el kiri bile olamıyor be.
Para, insanı rezil ediyor ya hu.
Rezillik bu kadar, ucuzlar mı ya hu.
Arıyorsun muhalefet partisi genel başkanı makamını,
Yarım saat müzik dinletiyorlar, ya hu.
Ve kapatıyorlar telefonu.
Neye umut bağlayacaksın burada.
Bu topraklara, bu umutsuzluk nasıl ekildi ya hu.
Düşünüyorsun,
Düşünüyorsun,
Düşündüğünü düşünüyorsun,
Ya hu erzurumlu gardaş,
Erzurum çok güzel be.
Çay iki buçuk lira belediye tesislerinde.
Şimdi kaç lira bilmiyorum.
Böyle bi düzen kurdular.
Böyle bi düzen kurdular.
Çocuklarımızın kafasına tekme atrarak öldürdüler.
Ve bunlara,
Ne katil dediler, ne terörist dediler.
Çocuklarımızın kafasına tekme vurarak öldürdüler.
Ilaç parası bulamayanlara acımadılar.
Parası olan zenginlere,
Helikopter gönderdiler,
Özel uçaklar gönderdiler.
Gerçekten tam donanımlı devlet hastaneleri yaptılar.
Tüneller yaptılar,
Köprüler yaptılar,
Yollar yaptılar.
Bir liralık bedeli, yüz lira saydılar.
Deli dumrulu arar olduk.
Masallar indi raflardan.
Geçeni bi soydular, geçmiyeni beş.
Vatandaş, soyulduğunu bile bile soyuldu.
O kadar güzel alıştılar ki soyulmaya,
O kadar güzel alıştılar ki soyulmaya,
Böyle bi düzen kurdular,
Böyle bi düzen kurdular.
kimin aklına gelirdi ki,
Milyonlarca yıl akan derenin suyunun kesileceği.
Hiç kimsenin aklına gelirmiydi,
Koca koca göllerin yok olacağı,
Dereleri yok ettiler,
Irmakları yok ettiler,
Yok ettiler kos koca coğrafyada,
Yaylaları.
"Ey amerika" dediler,
"Ey urusya" dediler.
Böyle bi düzen kurdular,
Böyle bi düzen kurdular.
Ya hu erzurumlu amca,
Nereden geldim aklıma bu gece yarısı.
Gece yarısını da çoktan geçti
saat sabaha karşı,
Nereden verdin o simsiyah tespihi bana.
Ne kadar elimde dolaştım sokaklarda,
Takır tukur çekerdim ara sıra.
Öyle fazla elimde kaldığını da sanmıyorum,
İpimi koptu tespihin,
Yoksa,
Birimi aldı elimden.
Ya hu, hatıranı bile saklayamadım.
Kusura bakma.
Seni andım bu gece,
Altmış yaşındaydın,
Ya ben geldim altmış yaşına,
O zamanlar yirmi yaşındaydım.
Ölmediysen çok yaşa.
Öldüğünde cennette kal.
ALLAH'A ısmarladık.
Kayıt Tarihi : 24.6.2021 22:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!