Saat:18:30 yer, İstanbul-Harem
Yoluluk: Erzurum
Hava sisli, pus, duman
Trafik kenetlemiş, otobüs bekliyorum.,
Ve bindim otobüse, kapadım gözlerimi
Gidiyorum...
Saat:06:00 açtım gözlerimi, sabahın tam seher vakti,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Arabadan iniyorum, elimden düştü eketim,
eketimmi cegetim mi? :)
memleket başka özlemdir.....ama istanbulda vazgecilmezdir...:) tebrikler şiirden ziyade anı gibi olmuş...omemleket dolaşınca...her şeyi aktarmak istiyor insan....olduğu gibi doğal....tebrikler
Erzurum Memleketim
Saat:18:30 yer, İstanbul-Harem
Yoluluk: Erzurum
Hava sisli, pus, duman
Trafik kenetlemiş, otobüs bekliyorum.,
Ve bindim otobüse, kapadım gözlerimi
Gidiyorum...
Saat:06:00 açtım gözlerimi, sabahın tam seher vakti,
Yer Erzurum, her taraf karla kaplı.
Arabadan iniyorum, elimden düştü eketim,
On senedir gelmediğim Erzurum'un kokusunu farkettim.
Şöyle bir şehre baktım, renk renk ışıklar vardı,
Araba gidemedi, yolda kaldı.
Hemen hemen şehre beş kilometre yol vardı,
Derken dadaşlar diyarını ezan sesleri sardı.
Yola çıktım gidiyorum, ellerim hafiften üşüyor,
Yol nerede bilmiyorum, karlar başıma düşüyor,
Bir yol buldum gidiyorum, kar halen yağıyor,
Bir sigara yakacağım, kibritim donmuş yanmıyor.
Kar gittikçe yoğunlaştı dizlerime kadar,
Kulaklarım buz gibi, üstümde tek ceket var.
Biraz daha gidiverdim henüz şehre varmadan,
Gün ışımaya başlıyordu Palandöken dağından.
Her tarafım kar içinde, dinleniverdim o an,
Birkaç çocuk bakarak bana, dediler ''Kardan adam''.
Hava temiz mis gibi, solukladım nefesim,i
Seslendim çouklara duymadılar sesimi.
Saat oldu sekiz, dokuz... kar kesildi sonradan.
Şehre ayak basarak sigaramı içtim bir yandan.
Bir kahveye girdim, dadaşlar sohbet içindeydiler,
Selam verdim oturdum, bir çay ikram ettiler.
Konuştuk sağdan soldan, ''Nereden yoluluk'' dediler,
Dedim ki 'uzak yoldan' bana gülümsediler...
Elim ayağım titriyordu girerken o kahveye,
Bir kıtlama çay ısıttı bedenimi,
Teşekkür ederek dadaşlara çıktım mahleye.
İnsanlar cıvıl cıvıl, sokaklar pırıl pırıl.
Uzaktan bir çeşme suyu akıyordu şarıl şarıl.
Cağ kebap kokusunu aldım bir lokantadan,
Varıp girdim içeri, dedi ''Hoş gelmişsen gurban''.
Dedim, 'hoş bulduk babo, bir çorba ver hele sen'...
İçtim çorbayı bakır tastan, sonra yedim afiyetle,
O nefis cağ kebaptan.
Karnım doydu güzele ayrılırken babodan,
Oltu taşları parlıyordu bir dükkanın camından.
Biraz daha geziverdim ayak üstü çarşıdan,
İki güzel dadaş kızı, gülümseyerek geçtiler karşımdan.
O siyah ceketimi İstanbul da giymiştim,
Ceket karbeyaz olmuştu, Erzuurm'a girmiştim.
İşte o karlı günde buz tutmuştu ceketim,
Çifte minareye vararak sona erdi hasretim.
Karıyla, soğuyuyla, buzuyla bir başka güzeldi seyahatim.
Dadaştan dadaşa selamlarla,
Erzurum, memleketim...
4 sene sarıkamışta öğretmen olarak görev yaptığım yıllarda,erzuruma çok gelip gittim.ve ca kebabını ve oltu taşnı ve erzurumun çarşılarını ve insanını çok iyi bilirim.bu şiiri okuyunca sanki yıllar öncesine gittim.ve tekrar o günleri yaşadım.iyi bir sosyal şiir olmuş.kutlarım.sevgiyle ve şiirle kalın.
Selam olsun dadaşlar diyarına...Özümüz özlemımiz bizim eller memleketimiz..
Doğduğu yeri unutmayan yüreklere selam olsun :)
mısralara sinmiş erzurumun kokusu .....akıcı bir anlatım vede espirili YÜEĞİN yorulmasın...yolun açık olsun
güzel bir memleket hikayesi, tatlı ve espirili bir üslup, hatırladım şimdi askerlik günlerinden kalma soğuğunu. tebrikler...
'selam dostum şirlerini okudum içinde erzurum aşkını buldum bizde erzurumlular olarak bir gurup kurduk 'erzurumlu şiir sevenler' gurubu sizi de aramızda görmekten büyük bir mutluluk duyarız mutlaka gurubumuza bekliyoruz muammer ertem karakaya'
Bu şiiri okuyunca sanki Erzuruma gitmiş kadar oldum...ama yorum bambaşka....yüreğineze sağlık üsatım.
Sanırım güzel bir yolculuk olmuş, iyiki de olmuş ki
bu güzel şiir de yazmış....Tüm Erzuruml'ulara sevgi
ve selamlar olsun...kutlarım bu arada.
BU ŞİİRİ DİNLEYİNCE KEŞKE ERZURUMLU OLSAYDIM DİYE DÜŞÜNDÜM...AMA SONUÇTA BU VATAN BİZİM DEDİM..NE FARK EDER...
ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR, ÇOK GÜZEL BİR YORUM...
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta