Erzelin Şiiri - Fatih Lütfü Aydın

Fatih Lütfü Aydın
302

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Erzelin

Şuara, 111'de ayak takımına erzelun denir.
Erzelun Arapça erzel sözcüğünün çoğuludur.
Daha açıkçası erzel er rezil demektir.
Burada er İngilizce'deki The'ya karşılık gelir.
O daha önce sözünü ettiğimiz gibi anlamlara gelir.
Yani erzelun rezil adamlar demek.
Takva ehli olmak şartıyla,
Rezil de olunabilir, hiç önemli değil.
Önemli olan, Hakk katında olmamak rezil.

Nuh'a dediler ki,"Onlar erzelin yani ayak takımı,
İsteme bizden onlarla yan yana oturmamızı."

Ebu Süfyan düşünce Mekke,
Korktu ve dedi ki,"Tamam, kabul müslümanım ama,
Bilal-i Habeş'le yani bir köleyle,
Oturtamazsınız beni yan yana."

Bu insanlığın hikâyesi,
Bu bizim hikâye.
Yukarı mahalle,
Aşağı mahalle.

Zengin baba baktı,
Oğlunun gönlü bir erzeline kaydı,
Uyuşturucu tuzağıyla erzelin kızı içeri attırdı.
Tuzaktan önce uyardı oğlunu ve dedi ki,
"Onlar ayak takımı yani erzelin,
Ne işin var onlarla senin."

Uyuşturucu tuzağından sonra baba,
Oturdu oğluyla pazarlığa.
Dedi ki,"Kızı kurtarırım ama,
Veda edeceksin o ayak takımına."

Oğul, yine darbe yemesin diye,
Korumak için sevdiceğini,
Dedi ki,"Sevmiyorum, seni ve aileni."
"Hepiniz ayak takımı yani erzelin,
Artık beni görmeyin."

Kimi insan zengin,
Kimi insan da erzelin.
Elbette ki, kimin kimle dost olacağına,
Kendisi karar vermeli kişinin,
Saygı duymalı kararına.

Kişi kaçıyorsa a:dil paylaşımdan,
Ruhunda oluşur, zindan,
Ma:neviyatsızlıktan.

A:dil paylaşımdan kaçıp,
Ma:nevi zenginliği teper, zengin.
Oysa ki zengin için,
Bir fırsattır, erzelin.

Aşağı mahalle ve yukarı mahalle,
Bir tahterevallidir de,
Ma:neviyat hasretiyle,
Yanar zengin yüksekte.

Saygılar ve sevgiler.
15.09.2018
Fatih Lütfü Aydın.

Not:Bizim Hikaye dizisinden esinlenmiştir. F.L.A.
Not2: Şuara, 111, Yaşar Nuri Öztürk.
111. Dediler: "Biz sana inanır mıyız? Seni, o bayağı zavallılar izliyor."
111. Kalu enü'minü leke vettebeakel erzelun

Yaşar Nuri Öztürk Hud Suresi, Tu:fan Kıssası.

25. Andolsun biz, Nûh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım."

26. "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Korkunç bir gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." demişti de,

27. Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."

28. Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün! Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"

29. "Hem ben sizden buna karşı bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah'tandır. Ama ben iman edenleri paylayıp kovamam. Çünkü onlar Rablerine varacaklar. Ama sizin cehalete batmış bir toplum olduğunuzu görüyorum."

30. "Ey toplumum! Eğer ben onları paylayıp kovarsam, Allah'a karşı bana kim yardım edebilir? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

31. "Ben size demiyorum ki, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır. Ben gaybı bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, 'Allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek' diyemem. Onların benliklerinde neyin saklı olduğunu Allah daha iyi bilir. Başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."

32. Dediler ki: "Ey Nûh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."

33. Nûh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."

34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."

35. Yoksa, "Onu kendisini uydurdu." mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir. Ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim."

36. Nûh'a şöyle vahyolundu: "Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."

37. Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır.

38. Gemiyi yapıyordu. Toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. Dedi ki Nûh "Bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. Tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi."

39. "Rezil eden azabın kime geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."

40. Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." Ama Nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.

41. Nûh dedi: "Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da Allah'ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafûr'dur, Rahîm'dir."

42. Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."

43. Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.

44. Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekidi. İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"

45. Bu arada Nûh, Rabbine yakardı da dedi ki: "Rabbim, oğlum benim ailemdendi! Senin vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin."

46. Allah buyurdu: "Ey Nûh! O, senin ailenden değildi. Yaptığı, iyi olmayan bir işti. Hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım."

47. Nûh dedi: "Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum."

48. Şöyle denildi: "Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak."

49. İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır.

Fatih Lütfü Aydın
Kayıt Tarihi : 15.9.2018 21:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatih Lütfü Aydın