Beni terk ettiğinden beri
Şişelerin dibini gördüm
Her akşam sarhoş oldum
Her akşam berduşum
Meyhaneler meskenim
Sokaklar sırdaşım
Sen dayan dur o dağa
Benim dayanağım Yüce Mevlamdır
Sen güven dur o dağa
Benim güvendiğim Peygamberimdir
Senin kılavuzun topal eşekler
Benim kılavuzum Kuran-Kerimdir
İster durursun benden mal-mülk
İnanmaz mısın? Sen Yüce Mevlaya
Mal ve mülkün sahibi Yüce Mevlamdır
Mal ve mülkü alanda, verende Yüce Mevlamdır
Sen sakla dur menekşe gözlü kınalı kuzumu
Onu bana bağışlayacak Yüce Mevlamdır
Hey! Bire şaşkın bir kere düşün
Neşeyi, belayı veren Yüce Mevlamdır
Unuttuk şükürü, bıraktık nıyazı
Unuttuk ahreti daldık zevklere
Belayı başımıza saran Mevlamdır
29/06/2012
Ertuğrul ŞİMŞEK
Pazar/TOKAT
Çıkıp gittin içimden
Yüreğimi söküp yerinden
Umutlarımı aldın elimden
Gaybana gecelere beni terk ettin
Giderken iki damla yaş bıraktın
Çıkıp gittin içimden
Yüreğimi söküp yerinden
Umutlarımı aldın elimden
Gaybana gecelere beni terk ettin
Ardından iki damla yaş bıraktın
Eskiye rağbet olsa
Bit pazarına nur yağardı
Millette hara olsa
Beyinlere ar yağardı
Eskiye rağbet niye
Bu coşku bu inat niye
Memleket sevdasını Nazım HİKMET’ten öğrendim.
Sevmeyi, Sevilmeyi. Aşık olmayı Atilla İLHAN’dan öğrendim.
Haksızlığa başkaldırmayı, isyani, asiliği, doğrular için idam sehpasına çıkmayı,
Şeyh Bedrettin’den, Pir Sultan APTAL’dan öğrendim.
Hasretimden prangalar eskitmeyi Ahmet ARİF’den öğrendim.
Soysuzun, Üç kaçının, dolandırıcının, pezevengin, asalağın karşısında dik durmayı,
Geçmedi oğula sözüm
Yollar da kaldı gözüm
Yere sürüldü yüzüm
Böyle imiş kara yazım
Mürvetini görmemekte varmış
Gönül kırık perişan oldu
Hani ayrılmayacaktık
Hani Sen ölene kadar, havada, karada ölüm yoktu bana
Hani bizi ölüm ayırana kadar beraberdik
Ne oldu hangimiz öldü bu ayrılık niye?
Hani kızımı yuvadan uçurana kadar beraberdik
Hani beni seviyordun bu muydu? sevgin
Bu muydu? aşkın
Bu muydu? sevgimin karşılığı
Sen ne sekiz yüzlüymüşsün
Sen ne sevgi taciri missin? anlamadım
Beni sevdiğini söylerken hangi yüzündü O anlamadım
Kınalı kuzumu benim çiçeğimi aldın ya benim elimden
Artık Balkona koydun çiçeklere su vermiyorum
Benim kınalı çiçeğimi soldurdun ya! çiçeklerin de soluyor birer, birer
Dün akşam albümdeki tüm resimlerini yırttım attım çöpe
Sen orda süre dur zevki-sefayı
Ben burada çekeyim dertlerin katmerlisini
Sen sarıl dur orada kınalı kuzuma
Bana hasretini yükle kınalı kuzumun
Dillerin mızrak, kirpiklerin ok oldu vurdu beni
En ummadığım anda arkadan hançerledin
Unutmam! Unutmam! Ölsem bile bu ihanetini
Aklıma geldikçe kabrimde dahi ters dönerim
Ey vefasız! müjdeler olsun! müjdeler olsun!
Terk ediyorum! bu şehri, bu memleketi ve bu vatanı
Gör! ölmek nasıl olurmuş gör de! Kahrol!
Kahrolmayı becerebilirsen? kahrol!
Ölüm ayrılık değil ki? hasretlik ölümün kendisi
06/07/2012
Pazar/TOKAT
Küçüğüm bir tanem canım kızım
Menekşe gözlüm sarı çiçeğim
Canım ciğerim sultanım
Düşlerimdesin her gece
Düşlerime girersin babam gel dersin
Özledim seni babam özledim dersin
Unuttun mu? beni unuttun mu dersin
Özlemez miyim can kuşum can parem
Unutur muyum? seni hani bir şarkımız vardı ya?
‘’Sen kalbimin sultanısın güneşisin
Sen kalbimin vaz geçilmez bir eşisin
Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek
Dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek’’
Anamın sureti anam benim
Unutmaz bu kalp durana kadar seni
Sen özlemedin mi? beni sen niye gelmezsin
Sen bana yasaksın! bende sana!
Sen orada tutsak, bende burada
Gel sultanım bana hasretliğimiz bitsin
Hani kollarımı açar koşarak gelirdin ya kollarıma
Kocaman, kocaman açık kollarım gel sarıl bana
Burada evin, odan ve oyuncakların seni özledi
Seni özledi bodrumdaki bisiklet
Seni özledi kafes deki topal kuş
Sahi kuşun adını Nida koydum haberin var mı?
Nidam diye seviyorum, Nidam diye öpüyorum kocaman kocaman
Oda beni öpüyor gagası ile kocaman kocaman senin gibi
Dilşat ablan, Uğur abin seni özledi
Seni özledi Sevgi teyzen Turan amcan
Nisa seni soruyor Nida nerde oynayalım diye
Ezgi ve Yusuf seni soruyor Nida nerede
Alperen, Nur Sena ve bıcırık Emine Ebral seni soruyor
Seni soruyorlar bebeğim Emir ile Muhammet Emir
Evimizin karşısındaki çam ağacına kuşlar konmuş
Öterler Nida nerede Nida nerede
Nasıl söylerim seni, bana soranlara
Vicdansızın biri kaçırdı diye
Çıkıp gelebilsen sen bana
Sımsıkı sarılsak bir daha ayrılmasak
Ellerin yanaklarımda, uykuya dalsak
Sahi kınalı kuzum menekşe gözlüm sahi
Önceden mi? içine doğdu ayrılmamız
Benimle ellerin yanağımda uyurdun
Onun için mi? bırakmazdın beni
Olmadı! kızım olmadı! ayırıyorlar,ikimizi
Kokunu özledim! saçlarını özledim!
Sahi hani saçın uzundu da annen kesmişti ya saçını
O kesik saçını buldum annenin sakladığı yerden
Dün akşam seni koynuma alır gibi aldım saçlarını kokladım doyasıya
Hem kokladım hem ağladım
Kendime ağladım sana ağladım
Kaderime ağladım, kaderine ağladım
Çok çok özür dilerim küçüğüm affet beni
Seni böyle rezil bir dünyaya getirdiğim için
Ben sana yaşatmadım bu ayrılık korkusunu
Bunu sana yaşatanlar biri akılsız anan
İkisi uyuz eşek tanı onları tanı onları
Tanıda büyü tanıda büyü
Onlara öfkeni bana sevgini büyüt
Tanı onları tanıda büyü
Onlar engerek, onlar yılandır
Onlar mutluluğumuza göz koyandır
Onlar aramıza hasreti sokan akrep çıyandır
Tanı onları büyüt öfkeni
Özledim o tatlı dillerini özledim
Sönsün bu yangın, bitsin bu hasret
Ya! ben sana geleyim ya da sen bana gel
Ayrılıksa bu işin sonu
Unutma beni unutma beni
02/07/2012
Ertuğrul ŞİMŞLEK
Pazar/TOKAT
Çıksam topçamın doruğuna
O vefasızı sevdiğimi haykırsam
Tüm Tokat duyar, O yar duyar mı?
Sevgimi, aşkımı taş köprüden atsam yeşil ırmağa
Yeşil ırmak hırsından coşar, coşar da
Tokat’ı, Pazar’ı, Turhal’ı, Amasya’yı sel alır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!