İç sızılarının imbatlarına yağmur sokulsun gecelerde, dilinde bir türkü olsun feryat
El açma karşılığını bulmayan hüzünlere, kelimelerden kuleler yapmaktır aşkı yazmak
Sıkışan yüreğinin dalgalarına bir kuş resmini yapsın aşk, cemrelerle boş verir başak
Bulutların sırtına binerek dağlar aş, mendilsiz izlenmeyen bir oyundur aslında yaşamak
Lal olan sevdalı gövdeni ezdirme dosta düşmana, bir var, bir yokmuş masalıdır hayat.
Dağılmış bir geceden arta kalan anların telvelerinden bir kuş havalanır güne, umutsuz bir yankının elası düşerken gözlere. Hep bir başınalığımızın elim tanıklarıdır yaşananlar, kalburüstü bir mevsim geçişiyle iç geçirirken sevilere. Dimağımızdaki o özlem hareli yangınlar söner, avuçlarımızdaki yorgunluk içimizdeki şiirleri dişler ve her yaşama tutunuş zifiri bir heyecanın heybesinde gölgede uyumak ister.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.