Gözlerin bulut olmuş...
Sevdanı astığın gün
Sözlerin yalan olmuş
Bana bağlandığın gün...
Ne yaz görmüş nede kış...
Koşmak istedim hep sana...
Ama hep uzaktın bana...
Hasretinin yükü vardı omuzlarımda...
Ağladım,aylarca yıllarca...
Aradım seni,hiç ama hiç boş durmadan...
Sevdiğimi söyleyemeden gidiyorsun...hayatı hiçe sayarak kalabalıklara karışma isteğin nedendir bilinmez...bir ana nasıl bekler Revan ellerinden Mehmed’ini...mehmed gelmez...bir bebek nasıl doğmaz...güneş hiç mi yakmaz ölü sabahları...hep mi gece...hep mi hüsran saatleri bu zamanlarda... gülün gittiği anlarda gülün bittiği zamanlarda kokusunu sakladığı kıyametlerdemi olur bu? eşkiyanın yüreğindedir isyan,koklayamadığı gülünedir,severken söyleyememenin pişmanlığı ve acısıdır içini kavuran,güneşi anlamsız,bebeği anasız, anayı çocuksuz bırakan…Güller düştü salkım saçak gökyüzünden, savruldu üstümden,kökleri söküldü bağrından ana yüreğinin,evlat beklendi evlat gelmedi,doğmadı güneşe misali yeni bebekler…gelmedi sevilipte yüzüne haykırılamayan sevgililer…! Düştü güller,kaldıran olmadı…! Yandı güller …goncalığına doyamadan…kavruldu, savruldu düşen güller…!
Az önce limandaydım,yapayalnız...!
Rüzgara hasret,durgun denizin,içsel uğultusuyla irkildim...
Derken martılar belirdi gökyüzünde...
İlk kez martıların sesinden bu kadar rahatsızlık duymuştum...
Çığlık çığlığa dolandılar tepemde...
Maviler, yer yerinden oynadı, daha sana alışamadan...seni silemedim Mavi ömrüm...Hasretler zindan oldu,rüyalar karmaşa...seni silemedim Mavi ömrüm...seslenemedi sana Karadeniz yüreklin,gün geldi duyamadı... Maviler sakladı ömrünün kasaba akşamlarında...yine de silemedi seni Mavi ömrüm...korktum,kaçtım,gittim..sorular vardı cevapsız yüzlerimizde,ölümler vardı bir kaç kat aşağılarımızda,sarılmak vardı esmer tenlerimizde,seni silmek vardı Mavi ömrüm,seni silmek... Mavilere boyun eğmemek vardı,maviydi yaşadığım,maviydi düşlediğim,yağmurdu istediğimin yüreği,maviydi ömrüm... ömrüm,Mavi ömrüm,seni silemedim...! yağmurlar oldum yüreğin de,seni bana yine akıtamadım,poyraz oldum estim yağmurlarına,seni bana getiremedim MAVİ ÖMRÜM...!
NEYDİK BİZ...?
Ne için vardık...?
Hakkımızda ferman yazacaklar için mi geldik bu dünyaya?
Pazarlara satılacak kölemi gelmişiz bu sahte hayata?
YÂR yoluna mı ölürüz...yoksa ekmek davasına mı?
Sen sen ol; ekmeğini hem bölüş, hemde sakla...
Mutluluk,tarifsiz bir ütopya...Sevgi ise tam bir fiyasko alemde…!
Güzel olan çirkin,çirkin olan güzel,sevmek bazen yalan,bazen de yaban…
İnsan olmak cambazlık işi,herkesin elinde ipler,yürümeye çalışan garipler…
“Aşk” ise son nokta bu durakta…
Gidenlere yazılan şiirlerim...
Gelenlere yapılan planlarım oldu vaktiyle...
Her giden, önce yüreğimde nehir...
Sonra damarlarımda ırmak...
En sonunda da gözlerimdeki akarsu oldu...
Aktılar ağır ağır...
Hep kırık kalpler oldu hayatımda
Nedenini bilmediğim yaşamımda...
Hep acı,hep keder ve işkence..
Senin gibi oldum, sezsiz böylece...
Acımasız ve yüreksiz...
Martılar...
Ben gibiler..
Uçarlar mavi semalarda...
Uçtukça uzaklaşır maviler...
Her kanat çırpışta bir kez daha ölürler...
Tam maviye dokundum derken...saçılır kanatları karadeniz üzeri... dökülür gövdesi,mavi yâr yoluna...her gidiş,her uçuş mavilere,her ölüş mavi yoluna... kandırmadı martıları... yükseklerde aradı yâr kokusunu,aldandı mı hep... o da hiç bilmedi...maviler yangını oldu,sevmese uçar mı semalarında,dokunmak ister mi,yazar mı kanatlarıyla gökyüzüne,en sadık şiirlerini...
sayın Ertan Bey
geçmişten günümüze giresunlu şairler Antoloji adlı eserimizin son aşamasındayız. Eğer Giresunlu iseniz 1 adet resim,5 adet şiir, ile 5 satırırı geçmemek üzere zgeçmişinizi ([email protected])
adresine atarsanız. antolojide yer almış olursunuz.
Mustafa yı ...