Nasıl nerede doğduğumu bilmiyorum. Ama yaşadıklarımdan tahmin ediyorum.
Sonbaharın ilk aylarıydı. Dördüncü kız sekizinci kardeşim yanık kızın doğumunu izledim. Anam tereyağına şeker katıp yan odaya geçti. Akşamın karanlığıydı. Elinde bir çocukla geldi. Göbeğini yanımzda kesti.
"Hadi oğlum babana bir kızımız olduğunu söyle" dedi.
Babam bir değirmende un bulgur öğütüyordu.
Büyük olasılıkla ben de benzer şekilde doğdum.
On yaşında babam öldü. Dokuz kardeş kül yetim. Ve köyün en yoksul ailesi.
Herkesin hayatı romandır derler. Doğrudur. Herkesin yaşamı roman olunca sizin yaşadıklarınızın anlamı kalmıyor. Ama dolu dolu, çile dolu yaşadım.
Cezaevi misafirliğim lise son sınıfta başladı. Aralıklarla on sekiz yıl sürdü. Öncesinde ilkokula başlamadan iki yıl halı dokumuşluğum var. Ki şimdikiler bilmez berbat bir şeydir halı dokumak. Hele de çocukken. Halıdan bıktığımdan çobancılığa başladım. Yedi yıl sürdü.
Hiç unutamadığım olay halı parası ile aldığımız kuzularımızın yıldız çalması nedeniyle beşininde aynı gün ölmesidir.
Dernek kuruculuğu ve başkanlığı bir siyasi partide tüm birimlerde görev yapmışlığım da var.
Ama ömrümün en özel en güzel en anlamlı ve onurlu yılları Yılmaz GÜNEY le geçenlerdir. Kayseri cezaevinde tanıştık. Çıkışta beni İstanbul a gönderdi. Güney dergisinde yayın yönetmeliği yaptım.
Devlet anamızı ağlattıktan sonra PARDON dedi. Sabıkamız silindi 93 yılında çok sevdiğim öğretmenliğime döndüm. Ve emekli oldum.
Çok değerli üç çocuğum var.
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
sevgili ersan. ben suna. seni bu sitede bulabileceğimi hiç düşünmemiştim. kaleminin yüreğinin çok güçlü olduğunu biliyordum.şiirlerini okumamutluluğunu yaşayamamıştık. şiirlerinin hepsi senin yaşamının bir parçası. gerçek yalın ve doğal. unutulmayacak olanlardan. yüreğine ellerine sağl ...