GERÇEKLİĞİM
Bir buruşuk kağıdın yüzünde
Okyanuslar çalkalandı bir bir
Deniz kızları gezindi aramızda
Tufanlar üzerimize yürüdü bir bir
Hüzün ve esaret yağmurları yağdı
Ardından aydınlıkları da gördük
Güneş gelinliğini giydi
Ay damatlığını
Bulutlar yıldızlarla kardeş oldu
Ama benim gerçekliğim
Umudun kör kurşunlarına gebe kaldı
Sersem gözlerimi buruşuk
Bir kağıdın ortasında unuttum
Hiç kimseler göremedi beni
Görenler de tanımadı
Bir gece, ayrıldım aranızdan ...
düşünüyorum kafam, ruhum, kalbimle
düşüncelerimle uğraşıyorum
hepsi yavaş yavaş kıskanmaya başladı seni
yakın da sokağa çıkıp açlık grevine başlayacaklar ya da
kim bilir nice ayaklanmalar
beni nice savaşlar protestolar bekliyor,
Yakamoz gözlerinde bin bir alem yaşar
Ben ki yurtsuz kalbimle gözlerinin kıyısına
Yerleşmeye geldim; sen ki ansızın
Ruhumun kalelerini feth eden,
Sevgi adalarındaki büyüsüyle adsız çiçek
Yakamoz gözlerinde bin bir alem yaşar
Denizlerin mavi saçlarını örüyorum
Dalgalara sevda alfabesinden,
Sevdanın yaşanmamış sözcüklerinin
En kutsanmış harflerini kazıyorum
Denizlerin mavi saçlarını örüyorum
sis ve intihar kokuyor
üzerinde düşünmeyip yazamadığım
beyaz kağıtlar
ruhumun hallerini aksettiririmde
bilirim kıymeti yoktur dediklerimin
Eylül son demlerini kana kana içerken, kızıl şerbetlerin acımtırak tatları damakta hüzünlü bir şarkıyla eşlik ediyor ruhuma.
Yaprakların kalbi çürümeye terk edilmişçesine yüzlerinde elemli sancının izleri okunuyor. Bahar geçti ya şimdi kapıdan artık seher vaktinin renk cümbüşüyle tuttuğu halay son bulacak. Dahası da var çiçeklerin kuşlarla olan aşk ve muhabbetleri de yalnızlığa ve başka bir bahara ertelenecenek.
Gözler can yakan bir sevdanın kalpte bıraktığı sarhoş acılardan sonra tutsak ve elemli. Geceleyin eylül yağmurları vuruyor camlara. Yanaklarım camların nemiyle ıslanırken soluğum gözlerimin aydınlıkla olan sınırlarını kaldırıyor. Gözlerimin kapanmasıyla içimin açılması bir oluyor. Gözlerin nemli camlardan yansırken gözlerime; gözlerin ağır, gözlerin sancılı, gözlerin umut, gözlerin çaresizliğim ve gözlerin hürriyetim ve esaretim. Gözlerin bir yıldırım tufanı gibi çakılıyor kalbime.
SEVGİLİ
Bu kentin caddeleri kaldırımları ve hatta sokak lambaları kanla karanlıkla zırhlanmış üzerimize yürüyor sevgili …
Yalnızlık prangalarında bir halkaysak eğer korkma sevgili bu kentin çıldırtıcı boğdurucu rüzgarlarından. Ateşin ortasında birbirine kenetlenmiş çift bir kelebek gibi bir muştuyla yaneriz yangınları kara...nlıkları …
Sevdadan yana bir karanlık çöktü gözlerime,
Bulanık seherlere nakışladım yakut gözlerini.
Sen bir gelinciktin, kır çiçeklerinin rüzgarlarına serpilmiş.
Umut ikliminde yeise bürünmüştü, kalbine dair her şey.
Bulutların diliyle, aşka geliyordu kainat,
urfa'ya yağmur yağar
gecenin sağır kulaklarını çınlatarak
Urfa'ya yağmur yağar
kalbime ise
dirhem dirhem sen yağarsın
yağıyorsan güzelce yağ
zifri karanlıkların kalbinde bir umut
kimseler okuyamaz garip dünyamı
sabırla yazıyorum, yaşayan ölü bir
sevdanın yakılmaya mahkum şiirini
zifri karanlıkların kalbinde bir umut
Kim bilir?
Hangi
Deryada boğacaksın
Sevdanla sulanmış bedenimi
Kim bilir?
Duygularımı şiirle anlatamam çünkü ben şair değilim. Ama okumak ve anlamak isterim şiirleriniz çok güzel çünkü ben sizin şiirlerinize hayran kaldım.