Modaya uyan kim, bu ne biçim söz?
Hem acı hem bacı dersin arkadaş
Modayı önemser donsuz ya dansöz
Hem acı hem bacı dersin arkadaş
Kızların hakkını yersin arkadaş
Ayetten bahsettin bildiğin neki
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
BAŞÖRTÜM
Sembol, simge diyerek hep suçlayıp durdular
Başımdaki silah mı kızarak kudurdular
Madem silahtı niye kullanmıyor ordular
Gururlanacak vakit bulamadım ben dostum
Kimin zoruyla takar bunu tek Allah kulu
İman aşkından başka arama yok okulu
Korktukları başörtü ipek pamuk dokulu
Onurlanacak vakit bulamadım ben dostum
Kapılardan çevrildim kimi tehdit edildim
İncinen yüreğimi kırk bin parçaya dildim
Hak’ka havale edip göz yaşlarımı sildim
Sürûrlanacak vakit bulamadım ben dostum
Dillere dolamışlar kılı, tüyü, çiğ eti
Bir metre bezle çektim akıl almaz laneti
Üzerime saldılar her türlü melaneti
Nurlanacak hiç vakit bulamadım ben dostum
Mücella Pakdemir
Ateş düştüğü yeri yakar, bu bizim derdimiz, bizim yaramız, bizim davamız:(
Başını örten sadece müslüman hanımlar değil. Rahibelerde örtüyor onlara tek laf yok. Yahudinin takkesine tek kelam etmeyenler müslüman sarığını gördüler mi şeytan tepmişe dönüyorlar.
Galiba iman meselesi.
Bütün bunların ötesinde madem ki demokrasi var. İsteyen istediği gibi giyinmeli değil mi? Başkasına saygı duyan kendine de saygı duyar nihayetinde.
mehraba hocam cok güzel şiir kalamine yüregine saglik,basarilarin devamini bekleriz...selamlar....
Müslüman türk kadınının en mukaddesine, örtüsüne arsızca ve cahilce dil uzatırken kalkan olarak Mustafa Kemal'in arakasına sığınanlara:
BuYURUNUZ BEYLER, AŞAĞIDAKİ SÖZLERİ OKUYUNUZ. BU BEYANAT ATAÜRK'ÜNDÜR:
Tesettürde Halkin Begenisi Önemlidir
(..)Bizim örtünme meselesinde göz önüne alacagimiz sey, bir yandan milletin
ruhunu, diger yandan hayatin gerçeklerini düsünmektir. (..) Kadinin giyinis
tarzinda yenilik yapmak meselesi bahis konusu degildir. Milletimize bu hususta
yeni seyleri bellettirmek zorunlulugu karsisinda degiliz. (..) Biz basli
basimiza, fert olarak, her türlü sekilleri uygulayabilir, kendi zevkimize,
arzumuza, terbiye ve seviyemize göre istedigimiz kiyafeti seçebiliriz. Ancak
bütün milletin uygun görebilecegi sekilleri, bütün milletin hayatinda uygulama
kabiliyeti olan kiyafetleri herhalde halkin gene begenisinde aramak lazimdir.
Bazi milletlerin zevk dünyalarini memleketimizde uygulamaya kalkismak hatadir.
Bu yol toplum hayatimizi gelisme ve yücelmeye götürmez. (..)Eger kadinlarimiz
Seriatin tavsiye, dinin emrettigi bir kiyafetle, faziletin gerektirdigi bir
hareketle içimizde bulunur, milletin bilim, sanat ve toplum hareketlerine
katilirlarsa, bu hali, emin olunuz, milletin en müteassibi bile takdir etmekten
kendini alamaz. Aksine o halin aleyhinde söylenecek sözlere karsi belki onun
öncülerinden fazla savunucusu olur.”
Kiyafet degil basari önemli
Atatürk, kadinlarin erkeklerle düsünce ve nur yolunda yaris edercesine
yürüdüklerini belirterek söyle dedi: “Lakin kadinlarimiz bununla magrur olmali
degil, bilhassa aydin hanimlarimiz yabancilarin ve içimizdeki kötü
düsüncelilerin kendilerine yakistiracaklari noksanlarin yersiz, haksiz oldugunu
göstermeliler(..) Kadinlik meselesinde sekil ve dis görünüs ikinci derecededir.
Kadinlarimiz için sekil ve kiyafetten çok asil basari kazanilmasi gereken alan
nur ile, gerçek faziletlerle süslenmek ve cihazlanmak olmali. Hanimlarimizin
Avrupa kadinlarinin altinda kalmayarak, aksine pek çok cihetlerde onlarin üstüne
çikacak nur ve bilgiyle cihazlanacaklarina kesin olarak süphe etmeyen ve buna
kesin olarak emin olanlardanim.”
EVET ARTIK ARKASINA SIĞINILAN ÖRTÜMÜZÜ RAHAT BIRAKIP, BU MEMLEKETİN ASIL MESELELERİ İİLE UĞRAŞILSIN.
HAKLININ YÜZDE DOKSANININ MÜSLÜMAN OLDUĞU BU MEMLEKETTE SALYANGOZ SATICILIĞINA SOYUNANLAR
BAŞINIZI KUMDAN ÇIKARIN VE MÜSLÜMAN TÜRK KADININ GERÇEĞİNİ GÖRÜN.....
Bir milleti yok etmek önce mukaddes değerlerinibirer birer yok etmekle başlar... Bu değerleri yok ettirenler, hem bilinçli olanlar hem cahilce bu yolu savunanlar da görecekler ki
Müslüman türk kadını ile uğraşmaktan daha mühim işler vardır
Tebrik ederim ağabeyim..
Fransızcadan dilimize ve kullanıma sokulan 'türban ' kelimesini onu simgeleştiren zındıklara bırakıyorum. Ve ben müslüman bir türk hanımı olarak
baş örtümü seviyorum.....
şekli ne olursa olsun,ister sıkma baş, ister dolama baş, ister cevrili baş
örtüm mukaddestir,
lütfen kirli oyunlara alet edilmesin.....
saygımla ağabey
Kimseyi muhatap almadan AZ EVVEL BAŞKA BİR ŞİİREDE ASTIĞIM KONUSU BAŞÖRTÜ olan fikrimi tekrarlıyalım...
İnsanın hakkına riayet etmeyen dünyada insansızlıkla, ukbada ateşle cezalandırılır. Kul hakkına riayet aynı zamanda insan emeğine saygıdır. Sadece başkalarının sahip olduğu mala tecavüz değil başkalarının zamanına, kişiliğine, şeref ve haysiyetine, soluyup kokladığı havaya tecavüz de kul hakkını ihlaldir.Başını örtmek her Müslüman HANIM ve onun en doğal hakkıdır..İNANMAYANLAR ÖRTMESİN! ...
Hak kavramı bir mü'min için çok şey ifade eder. Yetim, öksüz, dul, fakir, komşu, akraba, arkadaş hakkı, Aynen bunun gibi, her mesleğin ve işin de birer hakkı vardır. Bir demirci işlediği demire hakkını, bir tabib muayenenin hakkını, bir alim ilminin hakkını, bir ŞAİR EDEBİYAT ın Ve EDEB in ve kaleminin hakkını vermelidir. Tabi her Müslüman da inancının hakkını vermek zorundadır.ÖRTÜNME islamın emri..İnanmayan istediği kadar açılabilir…Biz başı açık hanım kardeşlerimiz inde hakkına saygıyı İslamın gereği olarak biliyoruz…
Değerli Mikdat Bey kardeşim yüreğine sağlık…Dava zorlu ömür kısa yol uzun…Slm ve dua ile…
Değerli Mikdat bey
Şiirinizi ve şiirinize yazılma nedeni olan şiiri okudum. Yorumumu buraya yapıyorum, çünkü; diğer yeri yorum yapmaya değer bulmuyorum.(Geçmişteki yaşanmışlıklardan dolayı)
Evvela, konuyu kavrama, tesbit ve teşhisinizdeki kabiliyetinizi takdir ettiğimi bilmenizi isterim.
'Münevver' sıfatının güncel karşılığı olan 'aydın' sıfatını kendi kendilerine veren bir kesimin, temsilcileri olduğunu iddia ettikleri o sıfatın tam tersine, aydınlatmak yerine karartmak adına yaptıkları uğraşları büyük bir şaşkınlıkla izlemekteyiz.Ve, ne hikmetse her konuda Allâme kesilmeleri ve fetva vermeleri ise kanaatimce cehâletin en zirve noktasıdır.
Önlerine açtıkları yazarı bile tartışılan bir mealden çıkardıkları iki kelimelik anlamı 'hüküm' adı altında ilân eden bu zevatlar, tefsir ilmi denen ilimden ne kadar habersizdirler! Demek ki, bunca uğraşı veren ve kaynak olarak diğer tefsircilerin araştırmalarını kaynak gösteren âlimler yıllarını beyhûde yere ziyân etmişler (!).
Bazıları da; bir yanlışı belletmek için doksan dokuz doğrunun arasına serpiştirmekte doğrusu çok kabiliyetliler!
Şöyle bir soru sorulsa;
' Adına türban demeyeceğiz. Sizin istediğiniz bir isim vereceğiz.Ne isterseniz o. Ama saçımızın bir teli bile görünmeyecek bir örtü örteceğiz.(Bu islâmın emri olduğu için)'
Acaba kabul edecekler mi?
HAYIR!
Onların meselesi isim ya da başka birşey değil. Onların meselesi kendi kafalarındaki örtü sistemini, kendi düşündükleri din anlayışını, kendi istedikleri ibadet anlayışını dayatmaktır!
Bunu alenen ifade edemediklerinden dolayı böyle bir şaşırtmaca ve takiyyenin içindedirler.
Çok şükür ki, biz dinimizi bir başkasının penceresinden seyretmek,başkalarının izâhı ile anlamak zorunda ve durumunda değiliz. İsteyen istediği gibi davranabileceği üzre, biz de istediğimiz gibi davranabiliriz.
Herkesin inacı ve inançsızlığı, ibadeti ve ibadetsizliği, dini ve dinsizliği kendine aittir.
Ama, zaman öyle zaman ki; gerçek takiyyecileri gözler önüne sermiş ve kendi ithamlarında rezil etmiştir.
Elhamdulillâh!
Tepkinize katılıyor, şiirinize teşekkür ediyorum.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta