Çek git önümden, bakamam sana
Sen gerçek yüzümü söyleyen ayna.
Ben beni değil, sensin beni bana
Ruhumu okuyan anlatan ayna...
Ben saçım siyah, sen aklanmış dersin
Mevsim sonbahardı önümüz kıştı,
Yer göğe yükseldi gök yere düştü.
Bu muydu kıyamet bu nasıl işti?
Boynumuzu bükük koydu bu deprem
Sanise öncesi sıradan gündü,
Birazı ciddide birazı şaka
Bu yaz yine olduk erik değdiren
Gözümün içine hem baka baka
Yüzüme dediler erik değdiren.
Görmek İstiyorsam balık bendini
İhtiyaç duymadan puslu havaya
Dağları bıraktı indi ovaya
Şehrin göbeğinde sahip yuvaya
Mekânı değişti eşkıya aynı
Silahı bıraktı kalem elinde
Sordunuz nerdeyim, cevap vereyim
Bedenim İzmir’de gönlüm Erciş’te
Özüm Purul’dandır haber vereyim
Bedenim İzmir’de gönlüm Erciş’te
Buralar bir başka, oralar başka
Uyanır ağlarım, uyur ağlarım
Belirtmem sizlere kara bağlarım.
Sıladan uzakta yürek dağlarım.
Dinmiyor, gözümün yaşı dinmiyor.
Bakarım her akşam batan Güneş’e
Bir hayal kurdum geçmişe daldım
Vardım da Erciş’e Emrah’ı Gördüm
Bir Fatiha okuyup kabrine geldim
Yanında yatıyor Selbiyi gördüm
Gello bulağından su içem dedim
Bir değil bin derdin var içimde,
Gül bağına, mor yaylana hasretim.
Türkülerin şu sazımın telinde,
Kızılkaya, Aladağ’a hasretim.
Ayyaş olmuş bir garibim ağlarım,
Geçmişi bu güne, yeni nesile,
Belgeli, kayıtlı taşıyor koşar.
“Dünden Bu Güne Erciş’i” ile,
Erciş’i dünyaya sunuyor koşar.
Siyasetten uzak kendi halinde,
Gurbetteyiz ama, düşmezsin dilden,
Sevgiyi biliriz anlarız halden.
Kıskanır ya bülbül dikeni gülden,
Tek gülümüz sensin, sevdamız sana.
Meclis kurulur türküler dinlenir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!