Bu şehir yalnızlık şehri
Kanayan yarama merhem yerine bir bir basılıyor tuz
Sevdalar terk ediyor
Aşklarda ise bir telaş
Tren garları dolu
Otobüs garlarında gargaşa
Ayrılığın kokusunu getiriyor yine rüzğarlar
Dalından kopan yapraklar perişan ben perişan
Umut kasırgasında parçalanan gemimde
Hayaller perişan ben perişan
Çizgileri birbirine karıştırarak bir resim çiz
Yaprakları dalları taşları toprakları
Dünyanın kanunlarını hepsini tersine çiz
Bulutlarda bir deniz ortasında bir sandal
Yıldızlardan kök salmış dünyaya çiçekleri çiz
Beynin zorla düş dünyasıda olsa
Ben mapustum
mapustum şeytana küfretmekten
Oysa ben sevdalıydım
sevdalıydım katar kuşlara
Hücrelere atıldım prangalara bağlandım
Bir parlak gök taşını
En küçük ırmaklar
Denizlerle kucaklaştığı bu günlerde
Çiçekler açtı ağaçlar meyveye durdu
Her şey yeniden yazıldı
Dünyanın kanunu yorgun aritmatik
Dalgaların şekli lüks evlerin projeleri
Tüm hayalleri üzinde taşırcasına
Yorgun oldğu halde yorgun adımlarla
Tırmanılmayan dağ doruklarına ilerlercesine
Bir ileri bir geri başı dik adımları sık
Sırtında ufak bir kambur olmuşsada
Durmaksızın ilerliyordu öğle sıcağında
Vay Bilal bir ağat yaktım sana
derin gecelerin sezsizliğinde
Bir sevda ağlanmaz derdin Bilal
Halayına durdum ölümün eşşiğinde
Yere oturdum ışıkları saydım
Yıldızları saydım ben ağlamadım
Güneş kızıllıklarında özlemin demlenirken
Titrek ellerin bir cigara sararken
Özlemim bir huysuz at gibi iplerini koparınca
Yüreğimin ateşinde kızıl çiçekler açınca
Varacağım demiştim gözlerin ağir ağır kapanınca
Varacağım demiştim bilinmeyen bir mevsimde
Sana geldim
Yalvarırım konuşma sus
Ne arapça ne farsça
Özbe öz türkçe
Sana geldim diyorum sana
Kapın çalınmışsa gece onikide
Sol şakağıma dayanmış soğuk bir namlu
Gözlerim yarı açık saçlarım rüzgarın konuğu
Misafirinim şimdi odanı gören yıldızlarda
Kapatma pencerini seyrindeyim gülüm seyrinde
Sana ulaşmak hayalde olsa öpmek sarmak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!