-**Ermeniye haykırış... Şiiri - Yorumlar

Gulnare Leman
171

ŞİİR


9

TAKİPÇİ


Şerefli Türk Milletim!

Hepimize malum olduğu gibi,Kuzey ve Güney Kafkaz, bütün Hazeryanı ülkeler, Azerbaycan ve Anadolu toprakları binler yıldirki, Türk milletlerinin yaşayış yeri ve vatanı olmuştur, elbette ki, Türklerin, özellikle müslüman Türklerin adil hakimiyyetleri altında, az çok sayir etnik guruplarıda yaşamışlar ve yaşamaktadırlar. Bildiyiniz gibi, tarihin daha başında, Türk milletlerinden çok, imparatorluk kuran ve aynı zamanda yer yüzünün üç kıyısında (Asiya, Avrupa ve Afrika) hüküm süren, diğer bir millet olmamıştır, üstelik Türk imparatorlukları, tekce imparatorluklarmışlar ki, hakimiyyetleri altında yaşayan milli ve dini azınlıkların inandıkları din ve danışıkları dile, her zaman hoş görü ve sayğıyla yanaşmışlar.
Ispaniyalıların, İngilterelilerin, Fransızların ve sayir azarak imparatorluk kurmuş milletlerin, hakimiyyeti altında yaşayan etniklerin durumuna bakın ve Türklerin hakimiyyeti altında yaşayan azınlıkların durumunada; üstelik Türklerin eğemenliyi altında yaşayan milletler, bazan 650 yıl boyunda Türklerle birlikte yaşamışlar, ama, mesela fransızların hakimiyyeti altında bir esirde yaşamamışlar; sonuc budur ki bugün 100.000ler insansever ve kurtarıcı Türk, hakim olduğu ve esirler boyu hüküm sürdüğü azınlıklarda eriyip, itip, bitmişdir ve şimdiki durumda Türk olduklarından bile hebersizler; ama tam tersine hanki millet fransızların, hatta yarım esir hakimiyyeti altında kalmış, bugün yaşadığı medeniyyet fransa medeniyyeti ve danışdığı dil fransızcadır, bir terefden bilyonlarca türkün balkanlarda ve Avrupanın sayir bölgelerinde eriyip yok olmasına bakın, bir taraftanda, her yıl 50 ülkeden çok fransızca konuşan ülkelerin ve devletlerin kurultaylarına nazar yetirin, dikkat olunursa konunun ne olduğu çok güzel anlaşılır.

Türk milletlerinin ne kadar adil, demokrat ve kurtarıcı olduğunu sübut etmek niyyetinde değilik, elbette ki gün gibi aydın olan bir konuyu isbatlamak gerekmir, ama keçek esil mevzuya.

Tamamını Oku
  • Bahadır Özen
    Bahadır Özen 20.10.2007 - 17:18

    Umuda Doğuş

    Bazan zorla istenen,
    Bazan zor bir susuş...
    Cömert bir itiraf,
    Soğuk bir öpüş...
    Bazan hiç biri yetmeyen,
    Gözlerinden atamadığın,
    Göz yaşıdır içine akıttığın...
    Unutuşun içinde,
    Kaybolan aşklar...
    Ateşi karanlıkta,
    Işığı dar günde,
    Parlayan bakışlar...
    Yüreklerde darmadağın umutlar,
    Bazanda hiçe sayış dünyayı...
    Tutkuyla elleri tutuşlar,
    Yeni doğan gün ile birlikte,
    Umuda doğuşlar....
    .........................................tebrik ediyorumm gönlünüz varolsun birligimiz vedirligimiz bozulmasın.saygı ve selamlar..

    Cevap Yaz
  • Mehmet Gözükara
    Mehmet Gözükara 20.10.2007 - 16:30



    Yüreğiniz var olsun...

    Dillerinize sağlık...

    Hak eden hak ettiğini bulacak...

    Onların bir hesabı varsa...Allah'ında bir hesabı var elbet...

    Görelim Mevlam neyler neylerse güzel eyler...

    Asırlarca emniyetlerini sağlayan bir milletin ayağına dolanmak neymiş görecekler elbette.

    Paylaşım için teşekkürler...

    Cevap Yaz
  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar 20.10.2007 - 16:23

    Harika bir destan okuttunuz üstadem.Kaleminizi ve yüreğinizi kutluyor saygılar sunuyorum.

    Cevap Yaz
  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz 20.10.2007 - 15:02




    ----********Ermeniye haykırış......


    Şerefli Türk Milletim!

    Hepimize malum olduğu gibi,Kuzey ve Güney Kafkaz, bütün Hazeryanı ülkeler, Azerbaycan ve Anadolu toprakları binler yıldirki, Türk milletlerinin yaşayış yeri ve vatanı olmuştur, elbette ki, Türklerin, özellikle müslüman Türklerin adil hakimiyyetleri altında, az çok sayir etnik guruplarıda yaşamışlar ve yaşamaktadırlar. Bildiyiniz gibi, tarihin daha başında, Türk milletlerinden çok, imparatorluk kuran ve aynı zamanda yer yüzünün üç kıyısında (Asiya, Avrupa ve Afrika) hüküm süren, diğer bir millet olmamıştır, üstelik Türk imparatorlukları, tekce imparatorluklarmışlar ki, hakimiyyetleri altında yaşayan milli ve dini azınlıkların inandıkları din ve danışıkları dile, her zaman hoş görü ve sayğıyla yanaşmışlar.
    Ispaniyalıların, İngilterelilerin, Fransızların ve sayir azarak imparatorluk kurmuş milletlerin, hakimiyyeti altında yaşayan etniklerin durumuna bakın ve Türklerin hakimiyyeti altında yaşayan azınlıkların durumunada; üstelik Türklerin eğemenliyi altında yaşayan milletler, bazan 650 yıl boyunda Türklerle birlikte yaşamışlar, ama, mesela fransızların hakimiyyeti altında bir esirde yaşamamışlar; sonuc budur ki bugün 100.000ler insansever ve kurtarıcı Türk, hakim olduğu ve esirler boyu hüküm sürdüğü azınlıklarda eriyip, itip, bitmişdir ve şimdiki durumda Türk olduklarından bile hebersizler; ama tam tersine hanki millet fransızların, hatta yarım esir hakimiyyeti altında kalmış, bugün yaşadığı medeniyyet fransa medeniyyeti ve danışdığı dil fransızcadır, bir terefden bilyonlarca türkün balkanlarda ve Avrupanın sayir bölgelerinde eriyip yok olmasına bakın, bir taraftanda, her yıl 50 ülkeden çok fransızca konuşan ülkelerin ve devletlerin kurultaylarına nazar yetirin, dikkat olunursa konunun ne olduğu çok güzel anlaşılır.

    Türk milletlerinin ne kadar adil, demokrat ve kurtarıcı olduğunu sübut etmek niyyetinde değilik, elbette ki gün gibi aydın olan bir konuyu isbatlamak gerekmir, ama keçek esil mevzuya.
    Bildiğiniz kimi 15-ci esirlerden beri, batı dünyasü, özellikle Ingiltere ve Fransa Türk egemenliklerini, karşılarında olan yenilmez dağ ve gözlerinde olan zehirli diken gibi görürmuşler, elbette ki Rusların, Türkün en kaddar ve tarihi düşmanı olduğunuda hiç tartışmamız yoktur, dolayısıyla, adların çektiğimiz, batı gücleri, hemişe Türk imparatorluqlarının dağılmasını, topraklarının ve milletlerinin bölünmesini ve sonuc olarak gücden düşmelerini düşünmüşler, onun için herzaman Türk imparatorlukları erazisi içinde, ayak yeri bulma düşüncesinde olmuşlar.

    Ermenilerin hirıstiyan alemine mensup oldukları, batı gücleri tarafindan bir koz gimi görünürmüş, belelikle bu kozu elde etmeye ve ehtiyacları olan zaman kullanmağa alışırmışlar. Ermeniler azınlıkda olan etnik olarak esirler boyu Iran ve Osmanlı, da hakimiyyetde olan Türk imparatorlukları bayrağı altında, ulusal ve dinsel kimliklerini koruyarak demokratik bir atmosferde hiç bir zor ve rahatsızlıklarla karşılaşmadan yaşamışlar, ama belli nedenlerle en hassas ve ağır zamalarda(savaş ve müharibe zamanlarında) hakimiyyetleri altında oldukları devlet ve milletlere arka çevirip ihanet etmişler, sanki düşman ordusuna mensublar gibi, ellerinden gelen, fiziksel, maddi ve manevi hasaret ve zerbe vurmağı esirgememişler.

    Ermeniler tarih boyu, Türk milletleri aleyhine hayince davranışların sürdürmüşler, özellikle 1900lerden buyana, her zaman Türk duşmanı olan bazi batı ülkeleri, ve Rusiya, çeşitli cebhelerden Türk egemenliklerine, topraklarına, milletlerine, milli şeref ve milli namuslarına hücum edirmişler, Ermenilerin bağışlanmaz cinayetleri ve ihanetleri çok olmuşdur.

    Inkar edilemez senetler ve faktlara dayanarak, bu cinayetler ve hayanetler neticesinde, 1920lere kadar 1.500.000den çok müslülman Anadolu Türku, 200.000 müslülman Güney Azerbaycan Türkü(1917 ve 1918lerde Güney Azerbaycanın batı bölgelerinde, Türkiye sınırlarına yakın şehir ve köylerde, Urmu, Hoy, Makı, Salmas, Köhne şehir vs) ve 200.000den çok Kuzey Azerbaycanda, katle yetirilmişlerdir; elbette Ermenilerin bu kan içmeleri durmadan, Azerbaycanımızın Kuzeyinde davam etmişdir, 1988lerden buyana, Karabağ ve onun atrafında olan bölgelerde 10.000ler Azerbaycan Türkü, cellat ve kan içen Ermeni daşnak köpekleri elile yandırılıp yakılarak, derileri soyularak, gözleri çıkarılarak, kulak burunları kesilerek, bedenleri parça parça doğranılarak, katle yetirilmişlerdir.

    Bu tarih boyu unutulması mümkün olmayan, insani facieler bir yana, 1920lerden beri, 100ler kent ve şehirimiz, çeşitli zamanlarda Rusların yardımlarıyla Ermeniler işğalına maruz kalmış, ve halede onların tapdağı altındadırlar. Acıları, çok tez unutan, barış ve affı sınırı aşan Türk milletleri öc ve intikam almadan, durup bakarken, utanmaz Ermeni katilleri, dünya çapında, Türkler, Ermenilere soykırımı yapmışlar sözünü, kışkırıp bağırmaktadırlar. Ermenistan ve Ermeni lobbisi bütün güclerile, Türk düşmanı olan ağa ve arbaplarının politik güclerin arkalarına alarak, Türk milletlerini insanlık düşmanı ve soyıeşımı yapan bir millet gibi tanlttırıp, mahkum etdirmektedirler.

    Bu konu çok hassas ve önemli bir konudur, bugünkü nasıl inkar edilmez yüzler senet ve faktlara esasen çalşıp dünya kamuoyuna(ümum nezerine) gerçekleri açıklamazsa, yarın(sabah) bu çamur ve kara lekkeleri yuyup yıkamak rahat ve kolay olmayacaktır, ve bu gelecek nesillerimize bir büyük ve bağışlanmaz ihanetdir. Ona göre her bir şerefli Türk evladına, Türklüğün kendisine namus bilen her bir Türke, Ermeninin fiziksel ve bu tür menevi tecavüzlerini def etmek ve gerçekleri dünya kamuoyuna açıklamak, namaz ve orucdanda vacip sanılmakdadır.

    Bugün kalkınmasak yarın çok gec olacakdır, insan ölürse, tedavü ve dermanın ne faydası ola biler? Her kimse kendi sahesinde elinden geleni esirğememelidir, bu her kanı bozuk olmayan Türkün, milli şeref, milli namus ve vatan borcudur; öyleyse haydi Ulu Türkün korkmaz, cesaretli ve şerefli milletçileri, haydı ki 100.000ler yok belke 1000.000lar, mezlumcasına, Ermeniler elile parça parça doğranılmış, derileri soyulmuş, kömür kuyularında, yandırılmış, yakılmış Azerbaycan kocalarının, karılarının, masum bebeklerinin, gözleri yoldadır, milli borclarımızı ödeyerek, onların ruhun şad edip sevindirek.
    Ermenistanın Azerbaycana her bir tecavüzü neticesinde 20 bin nefer aze rbaycanlı helak olmuş, 4866 nefer itkin düşmüş, 100 bin nefer yaralanmış, 50 bin nefer başka dereceli yaralar almışlar

    Bundan böyle Ermeniler, anlamalıdırlar ki, Rus, Fars ve Ermeni elile zehirlenmiş ve öldüğü sanılan Güney Türkü, düşmenlerin elile, daldığı uykudan, oyanmış bulunmaktadır, dostu duşmandan, sezip, talaş vere -bilecek güce malikdir, daha doğrusu Güney aslanı tam sağlığına kavuşarak, geri dönmüşdür, ve böyle bağırır: bir daha, hayin, tülküsurat Ermeni daşnaklarına, hile yapıp, tuzak kurmaya, izin verilmeyecekdir.

    1.1900lerden beri, Ermeniler elile işğal olunmuş, Azerbaycan topraklarını (özellikle Vatanımızın göz bebeği olan KARABAĞ) ı her neyin bahasına olur olsun azad edip vatanın kucağına kaytarmağa şerefimiz ve namusumuz üzere ant içiyoruz.

    2.“Büyük-Ermenistan”kurma hayalini gerçekleştirme uğrunda geniş bir şekilde çalışan Ermeni Taşnak Komitesi,Anadoluda birçok kiliseleri köy manastırlarına varıncaya kadar silah ve cephane deposu haline getirmişti. Diyarbakır,Bitlis,Van ve en çok Muş’tan takipten kurtulmak için silahlı çeteler halinde Kars iline kaçıp gelen ihtilalci ve cani Ermeniler buradaki Ermeniler’ide teşkilatlarına alarak“Can-Fida”adlı fedai çeteleri kurarak,köy yollarında ve şehirlerle kasabalarda tenha düşürdükleri Türkler’i öldürüyor,soyuyor ve benzeri tecavüzlerde bulunuyorlardı. Bugün,iç ve dış düşmanlar Türk Devleti’ni parçalamak için bölge insanını Türkler’den ayrı bir etnik grup gibi gösterme faaliyetlerine girerek,tarihi gerçekleri de tahrif etmekten çekinmiyorlar.Oysa bilmiyorlar ki Doğu’daki halk“Koyun kuzusunun ayağını kırmaz”[10]atasözünün anlamını çok iyi bilmektedir.
    Ermeni zulmü gören dedelerimizin ninelerimizin anlattıkları Kars,Erzurum ve Van çevresinde o günleri bütün çirkinliği ile gözler önüne sermektedir. Ermeni zulmünün yapıldığı beldelerimizden birisi olan Sarıkamış ve civarındaki köylerde bugün Ermeninin yaptığı izler halk tarafından ibretle anlatılmakta ve o zulme mekan olmuş yerler o günlerin acı hatıralarıyla yeni yetişen nesle aktarılmaktadır.
    Dadaşlar diyarı Erzurum,Şehitler yurdu Sarıkamış ve Anadolu’nun kilidi kutsal Kars yaylası,I.Dünya Harbi’nin gergefinde yaşadıklarıyla böylesi bilinmeye değer olaylara sahne olan beldelerimizdendir.
    Ermeni zulmünü Erzurum’dan-Erivan’a kadar yaşamış Vatandaşlarımızın anlattıklarından anladığımız kadarıyla özetlersek Ermeniler; Türk, Kürt, Çerkez, Lezgi kimi bulmuşsa en hunhar şekilde öldürmüştür.Huylu huyunu terk etmeyeceğine göre bugünde aynı şeyi Karabağ’da yapmıyor mu? Yapmadı mı?
    ŞEHİTLERİMİZİN KANI YERDE KALMAYACAK...........ANT İÇİYORUZ...

    3- 1917nin ikinci yarısında ve 1918in ilk yarısında, takriben 12 ay suresinde 200.000 Güney Azerbaycan Türkü, Ermeni Daşnakları soykırımına maruz kalmıştır, tahminen her ay 20.000 civarında insanımız vahşicesine katl edilmişdir, Nisan ayıda 12 ayın birisidir, ona göre iki konuya önem ve ehemmiyyet vererek(1-Ermenilerin uydurma ve yalançı, sözde soykırımı yıl dönümünün karşısın alma. 2-Herzaman dediyimiz gibi milletimiz ne dese ve isterse o, olmalıdır, buna teveccüh etmeliyik ki milletimizin cesaretli ve geyretli balaları 1988lerden beri(15 yıl boyunda) , her yıl Nisanın 24de Ermeni tahribatının karşısın almak üçün canlarını avuclarına alarak, Azerbaycan Türklerinin Ermeniler elile soykırımına maruz kalmaların metreh edip anmışlar) : Nisan ayının 24-cü günü, Güney Azerbaycan Türklerinin Ermeni Daşnakları elile soykırımına maruz kaldıkları yıl dönümü gibi kabul olunmuşdur, her yıl bu kara günü ve 200.000den çok mazlum şehitlerimizin yad ve hatiresin anmağımıza, şarefimiz ve namusumuz üzere ant içiyoruz.......

    4- Türk milletleri(Oğuz Türkleri) özellikle Kuzey ve Güney Azerbaycan Türk milletinin milli menfeetlerin savunup korumak üçün candan ve başdan keçmeyimize ant içiyoruz.

    5- Güney Azerbaycan Türk Milletini istediyi kimi, egemenlik ve özgürlüye çattırmağımıza ant içiyoruz.

    6- Çok şerefsiz düşmenlerimiz eliyle, parça parça edilmiş Azerbaycanın bütünleşmesine elimizden geleni esirgememeyimize and içiyoruz.

    7- Biz Türk, Zerdüşt Milletçi hereketçilerik, son nefesimize kader, böyle kalmağımıza şaref ve namusumuz üzere ant içiyoruz.

    8- Atalarımız demişken “Güc birlikten doğar”, milletimizin istediyi
    gibi kurtuluşu için, söz birliyi, güc birliyi ve yol birliyi gerekmekdedir, içerimizde olan satkınları ve pislikleri def edip temizleyerek, doğru ve düzgün birliyin yaranmasına elimizden geleni esigememeyimize ant içiyoruz

    9- Tam gücümüzle, içeri ve dışarıda(tüm dünya çapında) Ermenilerin yalançı ve uydurma sözde soykırımı meselesin redd ederek, ifşa etmeyimize ant içiyoruz

    10. Nisan ayında Azerbaycanın Quba şehirinde yeni şehir spor stadionu dikilen zaman kütlevi insan mazarlığı aşkarlanıp. Bundan sonra ekspertiza qrupu yaradılarak 100 metrekale arazi kazılaraq 2000-e yakın insan sümükleri bulunmuşdur. Ekspertiza grubunun üzvleri ve tarihçiler kütlevi insan mazarlığının 1918-ci ilde ermenilerin Qubada azerbaycanlılara karşı töredilen soykırım neticesinde yaradıldığını bildirmişler.. Öldürülenler arasında dağ yahudilerinin de olduğu bildirilir. Araştırmalar başa çatdıktan sonra hemin arazide soykırım abidesi ucaldılacakdır.Ermeni itlerinin töretdiği bu vahşete,bu acıya aff olamaz..BU KAN YERDE KALMAYACAK........ANT İÇİYORUZ..

    ERMENİYE HAYKIRIŞ.........

    Ey vahşi,ey kan içen, adını koyammadım
    Ne adamsın,ne hayvan,zatını bulammadım
    Deryalarca kan içtin,yine de doyammadın
    Silmisiniz paslanmış beyninizden yaddaşı
    Kafanızı yaparık biz itlere baştaşı.

    Haray salıp dünyaya ermeniyiz diyorsuz
    Kalbinizden geçeni, almalıyız diyorsuz
    Türkün ulu dünyasın,sarsmalıyız diyorsuz
    Çevirip başınıza bu toprağı,bu taşı
    Kafanızı yaparık biz itlere baştaşı.

    Amerikaya yol açıp şimdi de ayağınız
    Sülaleniz kim olup,ne zaman yarandınız?
    Türkün demir eliyle, ezilecek başınız
    Milletimin tükenip bilin ki,sabır taşı
    Kafanızı yaparık biz itlere baştaşı.



    KARABAĞDAKİ ZULÜM İÇİN 1915 TEKİ ERMENİLERİN HAİNLİKLERİNDEN DOLAYI,SEVGİLİ KATDEŞİM GÜLNARE HANIM SESİMİZ SESİNLEDİR,KALBİMİZ SENİNLEDİR,YÜREĞİM SİZİNLEDİR VE HAKLI MÜCADELEMİZ DE HEP AZERBAYCANLI KARDEŞLERİZLE BERABERDİR KALBİMİZDEKİ İMANIMIZ...SELAM VE DULARIMI YOLLUYORUM SİZ DUYARLI AZİZ KARDEŞİME...İBRAHİM YILMAZ.

    Cevap Yaz
  • Bilal Özcan
    Bilal Özcan 20.10.2007 - 14:54

    Siz Ermeniye karşı haykırmışınız bu şanlı haykırışınızı kutlarım
    ben dünyaya karış haykırdım aşağıdaki şiirimle tabi haykıra bildiysek
    Bre Mehmetim! ..

    Muktezadır Mehmet’im sana yüceler.
    Devleşse ne kadar devleşir cüceler.
    Kosova, Prevze sinemde geceler,
    Çözülür çözülmez denen bilmeceler,
    Mehmet Mehmet adın melekler heceler.

    Çok değil Mehmet’im, çok değil daha dün,
    Zülüm başladı senin çekildiğin gün,
    Şahlan gayri şahlanacağın gün bu gün,
    Viyana’da bekler seni nazlı gelin,
    Vatikan’da yapacağım sana düğün.

    Divanda söyledim bir bir alayını,
    Yola çıkardım düğün alayını,
    Hanlar, hakanlar çekecek halayını,
    Londura’da ayarladım balayını,
    Ak gündüz kara geceye yaz ayını

    Bırak mösyö, madam, bay, bayan, sayını,
    Boşa geçirme şu Ramazan ayını,
    Moskova’da yudumla sabah çayını,
    Bekletme Çin settin de Kürşat dayını,
    Yüce dağlara yaz elif mim aynı,

    Hükmetmelisin arzdan, arşıâlâya,
    Mehmet’im sakın düşmeden tefrikaya,
    En son seferini sakla Afrika’ya,
    Ayağını basmadan Antertika’ya,
    Nefsini yenmeden de dönme sılaya.

    Cevap Yaz
  • Bilal Özcan
    Bilal Özcan 20.10.2007 - 14:52

    o kadar mükemmel bir şekilde kaleme alınmış ki can-ı gönülden kutlammakamk imkansız. can-ı gönülden kutlarım.
    bendende tam puan
    buda benim katkım olsun
    saygılarımla
    Sineme yapıştı kan emer yavşak bitler,
    Meydanda cirit atar oldu uyuz itler,
    Cenge soyun sun durmasın gayri yiğitler,
    Şahlan gayri Tüküm şahlan bitsin gelgitler,


    Cevap Yaz
  • Nurdane Diken
    Nurdane Diken 20.10.2007 - 14:13

    DÜŞENE VURMAK YİĞİTLİK DEĞİLDİR.

    Avusturya İmparatoru V1. Charles'in ölümü ile devlet büyük bir kargaşaya sürüklenmiştir.
    Kızı Marie Therese hazırlıksız tahta çıkmış ve devlet işlerinden anlamıyordu.
    Tüm Avrupalı devletler, Avusturya'nın içine düştüğü bu keşmekeşten faydalanarak
    saldırmağa başladılar. Hatta içlerinden bazıları, Osmanlı Hakanı 1. Mahmut'a
    müracaatla; ' Haşmetmaap, siz de doğudan saldırın, Avusturya'dan payınızı,
    alın' gibi işbirlikçi teklifleri de yaptılar.
    Fakat Sultan Mahmut hepsini elinin tersi ile itti.
    - Biz Türküz ve Müslümanız, fırsatçılık yapamayız. Gerekirse kılıç çeker,
    kılıcımızın hakkını alırız; lâkin, düşene vurmak yiğitlik değildir.
    Siz de insaf edin ve dindaşınız Avusturya'yı hiç değilse kaderine terkedin.
    Osmanlı düşene saldırmamıştır; fakat kendisi düşünce ilk saldıran
    Avusturya olmuştur...

    1897- İstanbul Fransız elçiliği müşteşarı Henri de Vingny Leoste'un Raporundan...
    'Biz Osmanlı Türkleri'nin idareleri altında yaşayan azınlıklara tanıdıkları hakları,
    ne ana vatanımızda, nede sömürgelerimizde bulunan yabancılara veremeyiz..
    Bir Ermeni, bir Rum veya Arap asıllı kimse, devlet, servet ve şöhret sahalarından
    Küçük Asyalı bir Türk'ten farklı mütalâa edilmez. Oysa bir Fransa'da Musavi
    asıllı bir kimse ile Cezayir'li bir aydının, değil başbakanlık, bakanlık
    koltuğuna oturmasına dahi razı olamayız'...

    İnsanın Kendisini Bilmesi gibi Bir Fazileti Olabilir mi????
    Ey kendini sütten çıkan ak kaşık zanneden Küresel Eşkiyalar!
    İşte sizin atalarınız bunlardı!
    Bizim Atalarımız ve genlerimizde bunlar....
    Tarihi asla yanıltamazsınız.
    Güneşi Balcıkla Örtemezsiniz...
    MERD-KIPTİ SECAAT ARZEDERKEN SİRKATİN SÖYLER....
    Selamlar....

    Cevap Yaz
  • Nurdane Diken
    Nurdane Diken 20.10.2007 - 14:09

    ..BU KAN YERDE KALMAYACAK........ANT İÇİYORUZ..

    Bu kan yerde kalmamalı.
    Dünyanın dört bir yanında soykırıma uğramış, vatanının yer üstü ve yer altı zenginlikleri yağmalanmış esir edilmiş o Halklara sesleniyorum.
    Elele verilirse emperyalist bulmaz yol
    Size hayırlar yoktur, ne sağcıdan ne de sol
    Milliyetçi ülküsü Atatürk'tür çıkar yol
    Andınız andımızdır, şerefli olan bu kol
    Boğacaktır vaktinde, it başını nur başı
    Nutkum tutuldu, Neden hep ezilen bizlerde ezen onlar. Bizde iman gücü yok mu?Bu korku sinmek neden?
    Teşekkürler can dost. Kaleminize ve ilhamınıza sağlık.
    Harikasınız...
    Tek kelime..
    Sevgilerimle..

    Cevap Yaz
  • Kadir Tozlu
    Kadir Tozlu 20.10.2007 - 14:00

    Sevgili Leman Bacım;
    Tüylerim diken diken oldu okurken.
    Eklenecek pek birşey bulamıyorum;
    Birkaç söz eklemem gerekrse; Avrupalı ısrarla Türklerin hakimiyeti altındaki topraklarda soy kırımı yaptığı, dinleri değiştirmeye zorladığı yalanının arkasına sığınıyor. Mantığını kullanmak yerine bu yalanlara inanmayı tercih ediyor.
    Şimdi sormak lazım;
    Türkler bunları yapmışsa bugünkü Balkan, Arap ve Ermeni ulusları varlıklarını ve nasıl sürdürdüler?
    Bir de bugünkü Balkan ülkelerine ve Ege adalarına bakalım. Asırlardır Türk hakimiyetinde kalmış bu topraklarda bugün ne kadar Türk kalmıştır? Kimlerdir baskı yapanlar?
    Avrupalının Türk düşmanlığı o kadar ileri gitmiştir ki; kan içiciliği efsanelere konu olmuş Kont Drakula'yı bile kahraman ilan etmekten geri durmamışlardır.
    Bu güzel yazın ve şiirin için tebriklerimi kabul et sevgili Leman Bacım.
    Ne mutlu size ve sizin gibi düşünenlere.
    Kadir Tozlu

    Cevap Yaz
  • Ramazan Yaşar
    Ramazan Yaşar 20.10.2007 - 13:29

    ŞİİRİNİZİN VE DUYGULARINIZIN SESİNE YORUMUMLA ORTAK OLMAK İSTEDİM... ÖYLE ALİ CENAP BİR MİLLETİZ Kİ ERMENİ HALKINA SADIK MİLLET DEMİŞİZ...
    SIRA TÜRKE GELİNCE

    TÜRK NE BİLİR BAYRAMI
    HÜP HÜP İÇER AYRANI

    DEYİP GÜLÜP GEÇMİŞİZ... KALBİM DİYOR Kİ DÜŞÜNEN AKIL ŞU SORUYU SORAR... AL-İ OSMANIN YÜCE TÜRK MİLLETİNİN ERMENİ YA DA DİĞER GAYRI MÜSLİMLERİ SOYKIRIMA UĞRATMAK GİBİ BİR NİYETİ OLSA DEVLET-İ ŞAHANENİN ÜÇ KITAYI TİR TİR TİTRETTİĞİ DÖNEMDE 16. VE 17. YY. DA BİR TEK GAYRİ MÜSLİM BIRAKMAZDI... 20. YY DA HASTA ADAMIN ÜZERİNE ATILAN BU İFTİRA VURUN ABALIYADAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR... SADIK MİLLETİN SADAKATİ DE GÖZLER ÖNÜNDEDİR... İYİYKEN İYİ KÖTÜYKEN KÖTÜ OLANLAR DESTANINI YAPMIŞ KASİDEYE KANMIŞ BAĞIMSIZLIK İÇİN DAĞLARI DELMİŞ YAŞAMANIN YERDE SÜRÜKLENMEYE DEĞMEYECEĞİNİ BİLEN VATAN MİLLET BAYRAK SÖZ KONUSU OLDUMU GÖZÜNÜ BUDAKTAN ESİRGEMEYEN BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN BU DÖNEKLİĞİ DE EN GÜZEL ŞEKİLDE ŞANINA YAKIŞIR CEZALANDIRACAĞINDAN EMİN OLMALIDIR....

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 100 tane yorum bulunmakta