Bir kampanya başlamış Türkiye devletinde
Ermeni den özüre kalkışıyor aydınlar
Sanki tutsak oldular kanunların nezdinde
Beyinleri yıkanmış yola düşmüş aydınlar
Tarih yalan söylemez duymadın mı atandan
İbret almıyor musun geçmişteki olandan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yüz karaları güzel ülkemizin, tarihimiz şanlı ve onurlu, kendileri lekeliyse onu bilemeyiz, yüreğinize sağlık, saygı ve selamlarımla.
Aydin Olmak...
Aydin olmak her zat'a layik degil
insanim deyip safsataya deger verenler sanatçi degil
birilerine kul olup yalana secde edenler insandan yana degil
insan odur ki;insanliktan yan alsin,gerçekler;inkar edilecek degil
varsa bir yanli$lik,bir ihanet;yapanlari lanetlesin,aksi insanlik degil
aydinlar,
katiller kimdense,nerdeyse,korkmadan lanetlensin demi$,yanli$ degil
ama..
kendine aydin diyen metiyecilere,sultanlari dahi yalaka demi$...
tarih denileni ya çikarcilar
ya iktidar 'maymunlari'yazmi$,aksi dogru degil
hayatta olanlari var,ya$iyorlar halen,
gerçekleri onlar ya$ami$,gormu$ ve dogruyu seslendirmi$
çikar,iktidar,nufuz için degilmiydi ki,hain krallari,sultanlari katiller...
insanlari irk,din,mezhep diyerek birbirine kirditmi$,bu da yalan degil
$undan bundan olacagina kor,sagir misali olan gunubirlik yalancilar..
ulkeden,insanliktan yana degil
eyyy insanoglu...
du$unen ol,insandan,insanliktan yana ol,olma $u,bu irkçidan yana..
insanliga ,gelecege,çocuklarimiza ihanettir safsata,fayda getiren degil
dogruyu soylemle$tir ki;sana da desinler insan,gorunumlulerine...
bilgeler,dehalar,$airler..
iki ayakli demi$...
.........................
Kamil Kemal...
ERMENİ ASALA ÖRGÜTÜNÜN ÖLDÜRDÜĞÜ DİPLOMATLARIMIZ
27 Ocak 1973 - Los Angeles (ABD) Mehmet Baydar - Bahadır Demir
* Türk vatandaşlarına yönelik ermeni saldırıları, 1973 yılında başladı. Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
Elinde bulunan Abdülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan, iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü. Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan, 31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı. Yanikiyan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra öldü.
Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonra bir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu.
22 Ekim 1975 - Viyana (Avusturya) Daniş Tunalıgil
* Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş TUNALIGİL, büyükelçiliği basan 3 terörist tarafından şehit edildi.
20 Şubat 1975'de Beyrut'taki THY bürosu bombalandı. Olayı, Gizli Ermeni Ordusu Esir Yanikiyan Gurubu üstlendi. Olay yerine bırakılan mektupta, 'Ermenilerin haklı davasında emperyalistlere karşı mücadele edileceği, eylemlerin Türkiye, İran ve ABD'yi hedef alacağı, bu bombalama eyleminin de bir başlangıç olduğu' bildirildi.
22 Ekim 1975 tarihinde, otomatik silahlı 3 kişi, Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği'ne girerek kapıdakileri etkisiz hale getirdikten sonra Büyükelçi'nin makam odasına girdiler. Burada Daniş Tunalıgil'e Türkçe, 'Siz Sefir misiniz? ' diye soran ve 'Evet' yanıtını alan saldırganlar, Tunalıgil'i otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil, olay yerinde can verdi. 3 terörist, hızla binayı terkederek, bir otomobille uzaklaştılar.
24 Ekim 1975 - Paris (Fransa) İsmail Erez - Talip Yener
* Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi.
16 Şubat 1976 - Beyrut (Lübnan) Oktar Cirit
* Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT, bir salonda otururken, Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi. ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı.
9 Haziran 1977 - Roma (İtalya) Taha Carım
* Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi.
2 Haziran 1978 - Madrit (İspanya) Necla Kuneralp - Beşir Balcıoğlu
* Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla KUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler.Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi. Bu olayda, ilk kez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yönelik saldırısı sırasında öldü. Makam Şoförü İspanyol Atonyo TORRES, teröristlerin kurşunlarına hedef oldu.
12 Ekim 1979 - Lahey (Hollanda) Ahmet Benler
* Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER, silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı bu kez hem 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi.
22 Aralık 1979 - Paris (Fransa) Yılmaz Çolpan
* Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi. Bu olay, Ermeni terörizminin Paris'teki ikinci saldırısı oldu. Olaydan sonra haber ajanslarına telefon eden bir kişi, Roma, Madrit ve Paris'teki eylemlerden 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgütün sorumlu olduğunu bildirerek, 'Türk Hükümeti Ermenilere hak tanımadığı için Avrupa'daki Türk diplomatlarını öldürüyoruz' dedi.
31 Temmuz 1980 - Atina (Yunanistan) Galip Özmen - Neslihan Özmen
* Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14 yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMEN olaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı bu kez ASALA üstlendi.
17 Aralık 1980 - Sidney (Avustralya) Şarık Arıyak - Engin Sever
* Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisi Engin SEVER, Ermeni terörizminin kurbanı oldular.
1980 yılında ayrıca; - 6 Şubat'ta Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu. - 17 Nisan'da Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular. - 26 Eylül'de Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk BAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.
4 Mart 1981 - Paris (Fransa) Reşat Moralı - Tecelli Arı
* Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile din görevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi. Bu olay ile Ermeni terörizminin, Paris'teki üçüncü katliamı oldu. Türkiye, Türk diplomatlarını etkin bir şekilde korumadığı için Fransa'ya protesto notası verdi.
9 Haziran 1981 - Cenevre (İsviçre) M. Savaş Yergüz
* Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş YERGÜZ, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi. Olaydan sonra yakalanan Lübnan uyruklu Ermeni terörist Mardiros Camgozyan, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
24 Eylül 1981 - Paris (Fransa) Cemal Özen
* Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal ÖZEN'i öldürdüler, Başkonsolos Kaya İNAL'ı yaraladılar. Ermeni teröristler, Türkiye'de siyasi tutuklu 12 kişinin salınarak Paris'e getirilmesini istediler. İsteklerinin kabul edilmeyeceğini anlayan teröristler 15 saat sonra polise teslim oldular. Türkiye, Fransa'yı bir kez daha uyarırken, Fransa da saldırıyı kınadı. Olayı ASALA üstlendi. Saldırıyı gerçekleştiren 4 ermeni terörist, Vasken Sakosesliyan, Kevork Abraham Gözliyan, Aram Avedis Basmaciyan ve Agop Abraham Turfanyan, 31 Ocak 1984'de Fransa'da 7'şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Mahkemenin sonucu Türkiye'de büyük tepkiyle karşılandı.
1981 yılında ayrıca; - 2 Nisan'da Türkiye'nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğu apartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. - 25 Ekim'de Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi Gökberk Ergenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafif yaralarla kurtuldu.
28 Ocak 1982 - Los Angeles (ABD) Kemal Arıkan
* Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan'ın katili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
5 Mayıs 1982 - Boston (ABD) Orhan Gündüz
* Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlı saldırıda öldü.
7 Haziran - Lizbon (Portekiz) Erkut Akbay - Nadide Akbay
* Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi.
27 Ağustos 1982 - Ottawa (Kanada) Atilla Altıkat
* Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlı saldırı sonucu öldü.
9 Eylül 1982 - Burgaz (Bulgaristan) Bora Süelkan
* Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN katledildi.
1982 yılında ayrıca; - 8 Nisan'daTürkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Kani GÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. - 21 Temmuz'da Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'e konutu önünde silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yara almadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı. - 7 Ağustos'da ASALA'ya bağlı 2 terörist Ankara Esenboğa Havalimanında düzenlediği silahlı baskında 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu, Ermeni terörizminin Türkiye'deki ilk eylemi oldu. ESENBOĞA OLAYI ([Only registered and activated users can see links])
9 Mart 1983 - Belgrad (Yugoslavya) Galip Balkar
* Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR'a 2 terörist tarafından 9 Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan BALKAR, 11 Mart'ta hayatını kaybetti. Olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü. Saldırıyı yapan Kirkor Levonyan ile Raffi Aleksandr, olaydan tam bir yıl sonra 9 Mart 1984'de 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar.
14 Temmuz 1983 - Brüksel (Belçika) Dursun Aksoy
* Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeni teröristlerce katledildi.
27 Temmuz 1983 - Lizbon (Portekiz) Cahide Mıhçıoğlu
* Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev MIHÇIOĞLU'nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti. Portekiz polisi, düzenlediği operasyonla rehineleri kurtardı, 5 teröristi de öldürdü. Saldırıyı, 'Ermeni Devrimci Ordusu' adlı örgüt üstlendi. Örgüt, teröristlerin öldürülmesi nedeniyle Portekiz Başbakanı Mario Soarez'i ölümle tehdit etti.
1983 yılında ayrıca; - 16 Haziran'da İstanbul Kapalıçarşı'da bir terörist tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı. Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Olayı bir ermeni teröristin yaptığı anlaşıldı. - 15 Temmuz'daTHY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bomba patladı. Olayda, 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçli olmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olay tarihe 'Orly Katliamı' olarak geçti.
28 Nisan 1984 - Tahran (İran) Işık Yönder
* Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER'in eşi, İran ile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALA militanı tarafından öldürüldü..
20 Haziran 1984 - Viyana (Avusturya) Erdoğan Özen
* Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, 'Ermeni Devrimci Ordusu' adlı örgüt üstlendi..
19 Kasım 1984 - Viyana (Avusturya) Evner Ergun
* Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner ERGUN, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Bu olayı da, 'Ermeni Devrimci Ordusu' adlı örgüt üstlendi.
1984 yılında ayrıca; - 27 Mart'ta Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Ticaret Müşavir Yardımcısı Işıl ÜNEL'in otomobiline bomba yerleştirmeye çalışan bir terörist, bombanın elinde patlaması sonucu öldü. - 28 Mart'ta yine Tahran'da Büyükelçilik Başkatibi Hasan Servet ÖKTEM ve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail PAMUKÇU, evlerinin önünde uğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar.
hepimiz ermeniyiz diye yürüyenler size sesleniyom,biraz'da bizim şehitler için yürüyün....
BU ÜLKENİN EKMEĞİNİ YİYİP,SUYUNU İÇİP,HAVASINI SOLUYUP İHANET EDEN ŞEREFSİZLER KAHROLSUN,
TEBRİKLER HASAN BEY,MÜKEMMEL ANLATIM
bu filim bitmez,,bu filmi oynayanlarda bitmez, biz bu filmi yıllardır seyrediyoruz,,bu özür kelimesini kim acıga atmışsa onların özrü var sanırım,,gidip dilesinler,,hala kin ve nefret ekiyorlar insanlar arasına,,özür kampanyası başlatana kadar ermeniler ve Türkler sevgi kampanyasında elele kampanyası başlatsalardıya,,,ama insan akıldan fikirden fakir olursa sonuçta böyle olur işte...
duyarlı yüreğinize saglık
gurbetten sılaya
selam ve dua ile...
zalimlerin mazlum mazlumların zalim gibi gösterilmeye çalışıldığı garip bir zamandayız kaleminizi kutluyorum tebrik ve takdirle
Bakın anlatayım size geçmişte olanları
Ermeniler yakalar hamile kadınları
Ağaçlara dayayıp deştiler karınları
Gözleri dönüvermiş haza gelmiş hayvanlar
Gönlüne sağlık arkadaş, vatanını tanımayan, düşmandan yana olarak milletiyle dalga geçen, tarihinden bi haber insandan da aydın mı olurmuş. Hele yaptıkları üzür kampanyasını düşününce aydın değil bunların karanlık insanlar olduğunu düşünüyorum. Kendi kendini hiç kimse aydın ilan edemez.Yaptıklarıyla, yaşadıklarıyla, bilgisiyle, davranışlarıyla, duygu ve düşünceleriyle kendisini ispat etmişse ne ala bunların ispat ettikleri şey ortada o da vatan ve millet hainligidir.Merak ediyorum kendilerinde aşağılık duygusu var galiba. Ya da dilim varmıyor amma satıldılar mı acaba bu ermenilere bukadar izzet, hizmet, ikram nedendir ?
Yüreğine sağlık Hasan Bey.
Bir ulusun çektiği hep iç düşmanlardandır. Yalan yanlışı doğru gibi sunan cahil aydınlardandır. Çıkarcı ermeni ve yahudi uşaklarındandır. Adının Ahmet ile marko olması arasında fark görmeyenlerdendir. Mustafa Kemal yerine Humeyniyi tercih edenlerdendir. Say saya bildiğin kadar ermeniler temizlendi sanıyoruz ama baktığımızda dışarıdan çok içeride varlar:(((((
Sağlık ve sevgiler... M. Ç.
hep içimizden vurulduk . İşte ispatını her gün yaşıyoruz. Emeğinizi tam puanımla kutluyorum.
ÖZÜRLÜ AYDIN
Ulan yutacak gırtlak var mı özrünü senin
Dar mı geldi kimliğin, bol mu geldi Türk yenin
Yaltaklanıyordun ya, hani bizdendin demin
Ermeni’nin uşağı, hele de! Nedir özün ?
Ayak oyunlarıyla düşman safına kaydın
Tırışkadan teranen, yüreğimizi baydın
Kaç mumluk ışık verdin, sana kim dedi aydın
Yalan, dolan, iftira, yamuk çıkar her sözün
Tarihten bihabersen öğreteyim hemen gel
Sazan mı avlıyorsun oltanda kurtlu çengel
Ne zaman şaha kalksak sen çıkıyorsun engel
Muz kabuğu döşeli her yokuşun, her düzün
Çete kurdu dostların kanlı katliam yaptı
Öyle ya! Dar gününde Türk yutulacak haptı
Yutkundu, yutamadı, bin bir hileye saptı
Tek sen mi göremedin, gördü tavuğun, kazın
Soykırım çukuru bu diye açtırdı mezar
Kuran, tesbih ve muska tutanaklarda yazar
Müslüman vesikası, ermeni de ne gezer
Alel acel kapattı, döverek kaçtı dizin
Mezalimin alası, casusluk desen onda
Durmadan kanıtlıyor insanlıkta en sonda
Çevirdiği filimde diplomat kanı fonda
Ölen atan değildi, nasılsa kuru tuzun
Azeri’den çaldığı toprak hala elinde
Doğuya salyalanmış, ayan beyan halinde
Küstahça talepleri geveliyor dilinde
Puşt makamını çalar, ihanet telli sazın
Özür dileyeceksen, Türk milletinden dile
Vatan sevgini koysan nokta kalır mendile
Ağır konuşacağım hakim olmasam dile
Tükürsem şükür dersin, meşin kaplanmış yüzün
Mücella Pakdemir
Yüreğinize sağlık üstat, vatanı satan alçaklara bir veryansında benden. Selam ve saygılarımla.
ÖZÜRCÜ KANSIZLAR
Yürekleri yetmez, havlar dururlar
Puslu günü bekler, dişlek kansızlar
Karnını doyurup, hep kudururlar
Türk’ün ekmeğiyle, beslek kansızlar
İki yüzlü soysuz, bir avuç kaltak
Budasan da olmaz, olur bir çaltak
Ermeni’ye olur onlardan yaltak
Haddinizi bilin, ödlek kansızlar.
Aydınım dedikçe ortayı gerdin
Türklüğün adını Dünyada yerdin
Düşmanın eline bir çok koz verdin
Kabuğuna sığmaz, pörtlek kansızlar
Yüksel der, bizlere tuzak kuranlar
Bizimle yaşayıp sırttan vuranlar
Elbet olur sizden hesap soranlar
Kendinize gelin, böğlek kansızlar.
Beslek: Besleme, hizmetçi
Yaltak: Dalkavuk
Çatlak: Odun budağı
Pörtlek: Dışarıya doğru çıkık, patlak.
Böğlek- Büvelek: Sığırları rahatsız eden bir çeşit sinek, gübre sineği.
Diline gönlüne sağlık.Teşekkür ediyorum
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta