Ermeniler Bizden Özür Dilemeliler

Osman Karahasanoğlu
3301

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Ermeniler Bizden Özür Dilemeliler

Herkese selamlarımı sunuyorum
Zalim emperyalist güçlerin kanatları altında kendinde bir güç görmeye çalışan işbirlikçi hainler o günde vardı bu gün de var. Bizlere her zaman uyanık olmak, birlik ve beraberlik içinde olmak düşer. Yalnız bunların oyununa gelmemek şartıyla, gücümüzü yanlış bir yöne kanal ize etmesinler. Bütün siyasiler buna destek vermeleri gereklidir. Bu bütün bu ülkede yaşayan herkesin davasıdır.
O zaman olduğu gibi aynı hainlerin devamı olan İmansız Güruh olan P.K.K ve destekçileri de biraz dış güçlerden destek aldı,aynen Ermeniler gibi içten askerime kurşun sıkıyor.Kazanacaklarını sanıp,Benim askerime,vatandaşıma insanıma kurşun sıkıp,katleden katil yamyamlara,onun arkasındaki güç odaklara söylenecek tek söz vardır.O da kahramanlığıyla Ermenilere Ruslara Doğu Anadolu da talebeleriyle kök söktüren neticede Ruslara esir düşen,Rus Kumandanı NIKOLA Nikoloviçe karşı esir olduğu halde ayağa kalkmayan,Şarkta ihtilal ve isyan hareketleri oluyor.Bu hareketleri düzenleyenlerden biride Kürt milliyetçisi olan ve din namına taraftar toplayan,Şeyh Said'dir.Şeyh Said'in - -Said Nursi’ye yazdığı mektupdur ki:Hala şeyh SAİD ile- Said Nursi gibi bir Vatan, Din kahramanını ve vatanseverini karıştıran Şair ve aydınlarımız var.Said Nursi'nin - Şeyh Said'e yazdıklarını aynen alıyorum.''Türk milleti asırlardan beri İslamiyete hizmet etmiş ve çok veliler yetiştirmiştir.Bunların torunlarına kılınç çekilmez; sizde çekmeyiniz,teşebbüsünüzden vaz geçiniz.millet,irşat ve tenvir edilmelidir” diye cevap gönderiyor.Şeyh Said ise,-Said Nursiyi dinlemeyip, Tam Türk ordusu Kerkük ve Musul’u alacağı zaman İngiliz köpeklerinin oyununa geliyor.İsyan ediyor.O bölgedeki Türk Ordusu İsyan yüzünden geri çekilmek mecburiyetinde kalıyor. İngilizlerin İstanbul’u işgali karşısında “Hutuvat-ı Sitte “eserini el altından dağıtarak onlara karşı halkı uyandırıyor. Anglikan kilisesi baş papazının 6 suale karşı 600 kelimelik cevap istemesine karşı, bir tek kelimeyle dahi değil diyen.'Tükürün zalimin hayasız yüzüne' deyip papazın yüzüne tüküren Said Nursi gibi, bizlerde yek vücut olarak iç ve dış hain düşmanlara karşı tükürelim hainlerin suratlarının tam ortasına..Evet TAM da ORTASINA deyip bu 'ÖZÜR DİLEME' kampanyasına destek olanları Türk'ün- Tükürükleriyle kuşatalım ki bir daha sesleri çıkmasın.Zalim Ermenileri,Rumları,Siyonistleri, Amerikalıları hasılı kelam esas büyük düşman İNGİLİZ’İ ve onun maşalarına ve sömürgecilere karşı ÖZÜR dilemek demek.Benim atalarım bu katliamı yaptı demektir ki: Bu onlara EN BÜYÜK İHANETTİR. Ne yaptık ki özür dileyelim. Dünyada Hiç bir Osmanlı zülüm yapmamıştır. Yapanlar Tarihte hep bellidir. Özür demek Atalarıma saygısızlık ve de ihanet etmek demektir. Sen benim atam, babam, dedem olamazsın, sen yanlış yaptın demektir. Veya ben seni tanımıyorum senin evladın değilim, Rum’um, Ermeni’yim, Rus’um, Yahudi’yim demektir. Türk değilim demek olan gizli bir mana yatar. Bunu da bu ülkede yaşayan hangi ırktan olursa olsun, hangi dinden olursa olsun kimsenin söylemeye hakkı yoktur biliyorum. Arkadaşlarımı canı gönülden destekliyorum.
Altına imzamı atıyorum.
Hepinizi muhabbetle kucaklıyorum
Saygılar sunuyorum

20.12.2008

Osman Karahasanoğlu
Kayıt Tarihi : 20.12.2008 17:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ermeni zalimlerinden Özür dileme bahanesiyle açılan kampanyanın ve onun altında yatan,başka mihrakların iştahını açmak ve onlara bu güzelim ülkeyi peşkeş çakmeye yeltenen kendine bilmem ne süsü veren gruha verilecek cevap:'Yüzlerine kocaman bir TÜKÜRÜK'Tükürün zalimlerin hayasız yüzlrine diyorum. saygılar sunuyorum.Değerli bir yazarın yazısını aşağıya alıyorum. Özür kabahatten büyük olmasın Osmanlı döneminde Ermenilerin Rus, Fransız, v.b. işgalci düşman kuvvetleriyle işbirliği yaparak yüzyıllardır kardeşçe birlikte yaşadıkları Müslüman Türk-Kürt vatandaşlarına kalleşçe davranmaları, işgalcilerden daha acımasız ve gaddar bir şekilde katliam yapmaları üzerine Talat-Enver-Cemal Paşaların iktidarı döneminde tehcire tabi tutulmaları olayının üzerinden 93 küsur sene geçti. O dönemin kritiğini yapmak aslında tarihçilere düşer. Ama zaman zaman başkaları da devreye giriyor her nedense. Olabilir normal bunlar. Geçmişte kalan bir acı yaradır 1915 tehciri. Dini, milleti ne olursa olsun haksızlığa uğrayan herkesin yanında olmak bize Kur’ân emri, Resûlullah tavsiyesidir. Haksızlığı babamız da yapsa bunu itiraf etmek veya bunu eleştirmek hakperestliğin gereğidir. Ancak bir şeyi daha unutmamak lâzım. Kur’ânın adalet anlayışını ifade eden, “Birinin günahıyla başkası mesul olmaz” âyeti, babanın günahının evlâdına; evlâdın günahının kardeşine yüklenemeyeceği gerçeğinden hareketle 93 yıl önceki tehcir sırasındaki fecaatlerin bugünkü nesillere yüklenmesi ve özür dilenmesinin beklenmesi bir başka haksızlık olur. Günlük siyasete ve entrikalara âlet edilmese, belki de düz bir özür dileme olarak addedilip hoş bir jest olarak anlaşılabilirdi bu kampanya. Ancak bir o kadar, hatta daha fazla oranda o dönemde Doğu’da yaşayan Müslüman halka yapılan mezalimi, Taşnak-Hınçak Ermeni çetelerinin kellelerden kuleler yapmalarını, namus ve şerefleri pay mal etmelerini de unutmadan, o dönemden kalma toplu mezarların bas bas bağırmalarına kulak tıkamadan bir özür dileme kampanyası uygulanabilir. Tek taraflı zulümden bahsetmek tarihî açıdan zaten abes. Karşılıklı zulüm ve gadre uğramak ve uğratmak söz konusu ise, o takdirde karşılıklı özür dileme kampanyası açılması daha güzel ve yerinde olurdu. Meselâ benim eşimin dedesinin babası Hasan Dede Muş-Bitlis taraflarında yaşamış ve akraba ve taallukatlarıyla Ermeni zulmünden kaçarak Güneydoğu vilâyetlerinden birine sığınmışlardır. Orada isimleri “muhacir” diye bilinir. Hasan Dede anlatırmış torunlarına şu acıklı ve elim olayı... Küçük yaşta yetim ve öksüz bir Ermeni çocuğunu bakıp büyütmek için evlâtlık olarak alan Hasan Dede, Rusların bölgeyi işgali sırasında çoluk çocuklarıyla evlerini terk ederek bulundukları köyün etrafındaki dağlara, mağaralara gizlenmişler. Ne var ki bir süre sonra Rus askerleri Müslüman halkın saklandıkları sığınakları bulmuşlar. Yakaladıklarını hemen oracıkta katletmişler. Hasan Dede bunları anlatırken hüngür hüngür ağlarmış. Hasan Dedeyi asıl yıkan şey, kendi öz evlâdı gibi bakıp büyüttüğü Ermeni delikanlısının en önde yürüyüp Rus askerlerine rehberlik yaparak yol göstermesiymiş. Şimdi bu büyük ihanet veya büyük felâket için “Hasan Dede ve torunlarından acaba özür dileyecek bir Ermeni babayiğit var mıdır? ” diye sormak hakkımız elbette. Yani Ermeni diasporasından “özür diliyoruz com.” kampanyası beklemek bir yerde bizim de hakkımız değil mi? Masum Ermeni vatandaşlarına yapılan büyük felâkete duyarsız kalmıyor, bunun inkâr edilmesini vicdanımız kabul etmiyor, bu adaletsizliği kendi payımıza reddediyoruz, ama bir o kadar da Ermeni çetelerinin o dönemdeki masum Müslüman vatandaşlara yaptıkları ihanet ve katliamı da aynı şiddet ve nefret içinde kınayarak onların da özür dileme kampanyaları açmalarını bekliyoruz. En azından 1915’lerdeki olayların hıncını 1980’lerde büyükelçilerimizden çıkarmanın, yani olaylarla hiç alâkası olmayan masum kişilerin teröre kurban edilmelerinin izahı yapılamazken, mukabilsiz ve mübadelesiz bir özür, kabahatten daha büyük olur. Bize göre, eski yaraları kaşıyarak son günlerde iyiye doğru giden Türk-Ermeni ilişkilerini temelinden torpillemeye kapı açacak, “Sen haklısın, ben haklıyım” kısır çekişmesine düşülerek hazır dostluk köprüsünü berhava edecek bu tip yanlış ve zamansız çıkışlar karşısında dikkatli olmak, en iyi davranış olsa gerek. Geçmişi bırakalım da geleceğe bakalım. Türkiye-Ermenistan dostluğu için duygusallıktan uzak, akılcı yollar o kadar çok ki... 18.12.2008 E-Posta: [email protected]

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Derya Sezer
    Derya Sezer

    Anlamlı çalışmanızı kutluyor ve sonuna kadar destekliyorum efendim.

    Cevap Yaz
  • Bahattin Tonbul
    Bahattin Tonbul

    katılıyor ve destekliyorum tebrikler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Osman Karahasanoğlu