çantada keklik bir akşam
gölgeler her şeyi anlattı bana
ay erketeymiş sevişiyormuşuz
suçlamalar basmış yeni bir gökyüzü açmışsın
herkesten
her gökten artakalabiliyoruz
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
maalesef bu sitede böyle güzel şiirlere pek rastlanmıyor.kutlarım./ibrahim/ede.öğrt./
Biraz kendi içinde çatışmalı.. Gitmek gerekse buradan, yapacağımı yapmalıyım kısa zamandan der gibi. Ama bir şey var ki, geriye kalan bizizdir.
Yalnızca şiir, iyi gider insana... Bir bakıma ölümün de dokuması defolu.
Şiirle ve şiirle kalınız.
Kendi süreğinde koşturuyor şair.. Kendi süreğinde erketede.
Hep mi şiir söylenir bu sayfada...!
Aniden söylenen 'çantada keklik bir akşam'
Ne kadar keklikce bir dize. İnci tanesi gibi saklanılacak. Garantilenmesinde risk yok. Gölgeler pek yalan söyleyip kandırmazlar.
Ay gözü üstünüzde. Aslınla baskın gibi huyu yoktur. Ay kandırıldı. Sığındığız ay alanından kaçtınız, yeni bir gökyüzüne, orada ay yok muydu?
Yeni göklerde yitmemek ve kalmak, kalabildiğin kadarıyla kalmak.
Eski günler varsa hüzün kaçınılmaz, işe de yarar çoğu zaman. Zorbalıkla yenişememenin nedeni güneşin hüzünden pek anlamaması. Eski günlerden sözedip hüzünlenseydi zorbalıklar güneşle yanardı. Sek kalıyor güneş. Ayı buz olarak kullansaydı keşke zarar vermeden. Belki köylerde çamurlu yollar çimene dururdu. Bak işte. Eski gün mahrumiyetlerinden köy yollarının çamurlarını kurutmaktan bile aciz güneş. İş yine ağaçlara kalıyor. Günde kırk ton bataklık suyu içip bataklık kurutan okaliptüslerden. Yine eski günler hatırına.
İşte böyle güneşi utandıran şiirler yazılır.
Kuş besleme kalbin kırılır azat işten değil.
Kafesinin kapısını açmak kolay. İstersen.
İşte böyle çantada keklik akşam.
Akşam kafesinin kapısını açma sakın. Keklik akşam da kaçar.
Güzel suçların cezası böyle bir şiirdir.
tebrikler çok güzel bir çalışma...SAYGILARIMLA...Fırat Sırtlan
Şimdi söze sayın Arasın şiirlerindeki ilkellik diye başlasam...Ne kadar yanlış anlaşılırım kimbilir..
İlkel kelimesi; iptidai, gelişmemiş gibi anlamlar için kullanılan ve benim kullanmak istediğim anlamında ''leit motive'' olmayan bir kelime günümüzde..Biliyorum elbet...
Oysa '' ilk- el''kelimesini birinci el, insanlık tarihinin en yalın zamanları, insanlığın başlangıçta sahip olduğu ama zaman içinde kaybettiği bazı kavramlara uzanabilmek olarak kullanmak istiyorum aslında ben bu sözcüğü..
İnsanlığın avcı oluş zamanlarına uzanan ilklerini sorgulamasından söz etmek istiyorum Sayın Aras'ın...
Olmadı bu giriş başka bir yol denemeli..
Aslında tek bir şiiri var, Sn Arasın sürekli yazdığı ve birbirinin devamı olan tek bir şiiri..
Nitelemek istersek...
Şakacı bir yürek yakıcılık, sevimli şaşırtıcılıklarla örülmüş -hüznümüzü çaktırma- göz kırpmaları, emin olduğu o yalın ve tek gerçekliğe, sonsuz sayıda biçilmiş urbalar...
Gibi şeyler geliyor aklıma....
''nasıl olabilir de kutsal kalabilir kafesler
bütün aşkları kirli bırakır derler ayrılık için ''
Akşamı bir keklik gibi görebilen, Türkçenin deyim hazinesinin sağladığı imkanla akşamı çantaya koyabilen, sonra çantayı okura kafes olarak algılatan bir şiirin geometrisi nasıl canlanır bir zihinde...
Sevimli, sarp ve bakir bir zeka vadisinin içinden kıvrım kıvrım uzanıp giden bir yol olarak canlandırsak mesela
Biliyorum yine olmadı...
:)
eninde sonunda seviliyor hüzün
zorbalıkla yenişemedim
önemi yok
ne zaman biri itse
köyümün çamurlu sokaklarına düşüyor yüzüm
Özellikle şiirin bu kıtası alıp götürdü beni... Çok güzeldi...
Tebrikler
Sevgimle
tebriklar saygı ve sevgilerimle
serbestin ustasına selamlar
saygılar
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta