Son günlerde erken bir ıssızlık
erken bir hüzün
daha gelmemişken
ayak sesleri gelen
tüm satırlarda erken bir Eylül
dün ne çabuk oluveriyor değil mi Menekşe
sizin oralarda da erken mi batıyor güneş
şimdilerde herkes aşık herkes şair
ve herkes arif
yok oluşlar dünler
vakitsiz biten aşklar
acılar
acılar
acılar
savaş söylentileri
allak bullak olduk be Menekşe
şamar oğlanına döndük
gelen vuruyor
giden vuruyor
içimi serinleten tek şeyse senin son aldığın Menekşe
ben bu yüzden sana Menekşe diyorum
kadınlar çiçektir diyorlar ama
ben buna katılmıyorum
üstelik gıcık oluyorum
ıssızlığın sesi olur mu
oluyor herhalde
duyar gibi olduğumda anlıyorum
yalnızlık çok zaman titreme şeklinde geliyor sıtma gibi
azrail geldi sanıyorum
ruhum ayrılıyor sanki tenimden
evin içi hayallerle hayaletlerle dolu sanki
baktığım her kapıdan sen çıkıyor her merdivenden iniyorsun
sessizlik çığ gibi büyüyerek gelirken
beraberinde seni de sürüklüyor
üzerinde beyaz uzun bir gecelik
iniyorsunuz merdivenlerden
aslın ve suretinle
işte yine karşımdasın dilsiz
hissiz bir hiçlik içinde silik bir resimsin
bu kez gelip kalbimin üzerine çöküyorsun adeta
taşıyamıyorum seni
ne kadar ağırsın
rengin soluk fuşya'ların ağzını bıçak açmıyor
iyiden iyiye morarmış menekşeler
ve kuruyan kan pıhtıları gibi kahve rengi olmasından korkuyorum
Menekşeler hassastır Menekşe
bana özür diletme
üstüne titredim ben inkar etme
hep ayrı bir yere koydum seni
kendimden bile uzak
yoksa yanlış mı yaptım söyle
seni başımın üzerinde taşıyıp da
yüreğimdesin inkar edemem ama
bana ağır geliyor senden böylesine
böylesine basit bir sebepten uzak kalmak
istesen gelirdin Menekşe
sen öyle uzaklarda bana gönül koyarken
bil ki ben de burada
yine de bilme Menekşe
mevsimler mi bir hoş
ben mi sarhoşum
beni terkedeceğin korkusuyla telaşlardayım
uyurgezer hissiz bir ruh haliyle
oda oda dolaşıyor izlerini arıyorum
her şeye bu erken hüzün bu Eylül'mü sebep
yine de yüzünü güldürecek havadisleri yazmadan geçemeyeceğim
sonunda tayinim çıktı
iyi mi oldu kötü mü
şimdiden belli olmaz
zamana bırakmalı her şeyi
29/Ağustos/2013/Perşembe/Bodrum
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 29.8.2013 13:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yüksel Nimet Apel](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/08/29/erken-eylul.jpg)
Tüm acılara,yokluklara dayanan,taşınamayacak denli ağır hüzünleri taşıyan kadınlar...Çiçek narin ve kırılgan...Kadın da öyle ama fark mı var ne?
Heleki yaşamın birikmişliği,hayatın üstüste binmiş anılarıyla dolu ve yorgun yıllar...Bir kadını böylesi söyletir mi?
Söyletirmiş,söyletmiş,ne güzel söylemiş şairem...Kutlarım.
TÜM YORUMLAR (5)