Bu anlamıyla mamon mal, mülktü. Mal, mülk sahipliği ve malın, mülkün tasarrufuydu. Mamon kimin elindeyse güç ondaydı. Siyaseti ve her şeyi belirleyen bir katılımdı. Mamon ilerleyen süreçle mal gibi ayni; mülk gibi gayrimenkul demek olup giderek para, servet anlamına bir temel anlayıştı. Bu mana anlaması içine Mamon’a bir de keyfine göre takdirde bulunmasının irade gücü sokuldu.
Mamon tasarrufu olan bu iradesi gereği kimilerine özel mal mülk oluşla dağıtılandı. Dağıtılan kadarla da kişi mamon oluyordu. Meşru yöneticiler ülke kaynaklarını meşru yollar içinde satıp; bu kabil meşru yöneticilerin, ülkeden çok; rantı yönetmesi gibi ranttan kaynaklı hırsızlıkla, Ferdinand Markosların, Kral Fahtların, Karunların trilyonluk olmaları tür benzer süreçler, köleci dönemle birlikte başlamıştı.
Ülke nerdeyse yerle yeksan vaziyetteydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yok denli mevcut mirasla ülkeyi kendi servetini kendisi biriktiren bir ülke haline getirdi. Ülke yabancı mültezimler elinden kurtarıldı. Dış siyasette de dış siyaseti konjonktürel dengeler içinde götürmenin gayesindeydi. Bu gayenin içinde karşılıklı ve eşiti olur eylemli tutumlar vardı. Bu tutumlar, bağımsızlıkla götüren değerler manzumesi olmakla ülke hedefi inşa olunmaya başlandı.
Yavaş yavaş kamu serveti biriken ülke ve ülkenin kaynaklarını özelleştirme garabeti altında satılarak, çalınarak değil; ülke üreterek, ürettirilerek kurulmuştu. Ülke, tarımda çiftçiye öküz saban ve tohumluk dağıtılmakla ve benzerlikler gözetilerek sağlıkta, eğitimde, hukukta eşit temel referanslı düzlemlerin üzerinde eylemseli olmanın eşitliği kaydıyla mamur edilmişti.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta