Erken Doğan Bir Aşk'a.

Tam hazırlanıyorduk sana.
Birden koşarken bulduk kendimizi.
Adın, odan her şey o kadar belliydi ki aslında da 1680 gram olacağını öngörememiştik.
Erken, minicik bir gülücüktün korkutan!
Yabancı olduğum yerler değil buralar aslında ama bu sefer başka.
Kolay değil, oradaki herkes birden kahramanın oluveriyor.
Kolay değil onlar seni iyileştirmeye değil sana bir ömür vermeye çalışıyor.
Gidiyorsun kalbini orada bırakıyorsun,
Dönüyorsun aklın da orada kalıyor.
Daha tam olarak tanışmadığın bir küçük adamı çok özlüyorsun.
Kolay değil.
Hemen yarışmaya başladığın hayatı yakalayacaksın.
Kolay değil.

***

İlk kucağımıza aldığımızda seni pek anlayamamıştık ama şimdi ki gülüşün …
Başka başka diyarlara yol aldıran bambaşka bir koku.
Kokunun değdiği her yer mutluluk oluyor; içime çektiğim cennet...

Hikayenin başına dönüp ‘demir’ den pek anlayamadığım sadece babalara özgü saflık seninle unutulacak sanarken
Yine hikayenin en sonunda o saf halime dönüyorum.

Ayların,haftaların ,saatlerin hatta dakikaların bu kadar önemlendiği,elimde son kalan
Dudaklarıma bulaşan birkaç güzel kelimenin nereye varacağını bilemediğim bir düz yazıda
Sadece şükür kısmındayım.

Bir gülüş;her seferinde bir maşallah’ını alırım cinsinden…
1 küçük aşk’ın büyümesini hayatımın kalbimin en içine,en derinine gitmesini
hayretle izleyerek geçiyor günlerim şimdilerde.
Ele avuca sığmayan,uyumayan ,uyutmayan,hiperaktif bir küçüklük işte.
Gülen,güldüren,eğlendiren,aşk olan,sevdalandıran bir erkenlik.
Babanın duası, hiç bir engelle karşılaşmadan, Allah'ın huzuruna çıkar derler ya hani.

Hoş geldin Arhan’ım!
Gülerek büyü hep…