Erkekler, Askerler, Umut Ve Andre Malrau ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Bizim ortaokulda biraz sinirli bir İngiliz edebiyatı hocamız vardı. İngilizce sözcükleri itinayla çiğneyip sesleri ezerek konuşurdu derste. O ağzında misket yuvarlar gibi sözcükleri çatlatırken araya da nedense uzun sessizlikler koyardı. Hecelemeyi çok seviyordu. Üslubu da biraz kibirli ve oldukça tehditkârdı. Onu dinlerken böyle konuştuğu vakit sıkıcı ve hatta biraz da itici olduğunun farkında değil mi acaba, diye düşünürdüm. Sonra onu ders dışında bir arkadaşıyla konuşurken duydum. Normal bir sürat ve üslupla konuşuyordu. Çok şaşırmıştım, bir gün ona “neden derslerde de böyle kendiniz gibi konuşmuyorsunuz” diye sordum. “Çünkü ben bir öğretmenim, ayrıca bana böyle bir soru soramazsın” dedi. Bu açıklamadan zihnim bulandı biraz. Demek ki öğretmen olunca, mutlaka o sinirli öğretmen tonuyla konuşmak gerekiyordu.

Ben bu yazıyı yazmaya başladığımda kendi deyişiyle ‘bir kâğıt parçasıyla’ ilgili sorular sorulduğu için gazetecilere kızan, istediği zaman insanları azarlayabilme hakkını kendinde gören, onlara cahil diyen paşamızı dinlerken o huysuz kadını hatırladım. Mesela o da tıpkı kızgın bir öğretmen gibi “o-la-maz bu kadar” diyordu. Onu bir gördüğümde de televizyonlarda işaret parmağını sallayarak bizim gazeteyi tehdit ediyordu. Anladığım kadarıyla o askerdi, kızdığında öyle tehditkâr bir üslupla konuşabilirdi ve kimse bu ülkede olup bitenleri sorgulayamaz, gerçeklerin peşine düşmeye cesaret edemezdi. Ama arada güzel bir şeyler de duyar gibi oldum. Murat Yetkin’e o günkü yazısını okuduğunu ima etti. Birden çok sevindim. Her ne kadar ‘bir gazete’ diye andığı Taraf’a bayılmasa da, demek ki köşe yazarlarını okuyordu. Keşke Ümit Kıvanç’ın “Hiç kan dökülmedi ki, çıkma tonerdi hepsi” başlıklı yazısını da okusa (24/06/09 – Taraf) belki neden böyle bir belge hakkında bu kadar kıyamet koparıldığını hatırlar ve gazetecilere bu kadar kızmaz, gibi saf bir düşünceye kapıldım. Bir de okulda öğrendiklerimiz meselesi var tabii. Acaba akıllı ve akılsız insanların neye benzediğini öğreten askerî okullar, başta siyaset olmak üzere ‘her konuda fikir beyan eden’ generallerin vaktiyle başka ülkelerde ne tür sıkıntılar yaşadığını da öğretmişler midir? Kimseyi yıpratmak istemem ama bu basit soru da nedense öyle aniden aklıma geliverdi işte...


KÜLTÜR BAKANLIĞI DA YAPTI...

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta