Bizim yazınımız sözlüydü. Diğer toplumların ilkel dönemlerinde olduğu gibi. Önce halk yazını vardı. Zamanla elitler halktan koptu. Kendilerini sırça köşklere hapsettiler. Vampirleşip kitlelerin kanını emerek yaşam sürdüler.
Zamanla kitleler bilinçlendi. Sağduyu egemen oldu. Asalaklar ve vampirler her keresinde başkalaşarak kan emmeye devam ettiler. Ne yaptılarsa, ne denli dalaverelerini geliştirdilerse de sonunda hep sağduyu kazandı.
Gene sağduyu kazandı. Gene sağduyu kazanacak..
Din ve iktidar nerdeyse tek elden yönetilirdi. Yöneten halkın dinini de belirler, üstelik dini lideri de olurdu çoğu kere. Bizim de tarih geleneğimizde var. Hele ortaduğulu olup da Arap kültür baskısına girdikten sonra, iyiden iyiye bu olgu kemikleşti. Osmanlı’nın hilafet aşkı da buna bağlı olmalı.
Uzak Asya’da, Afrika’da, kim bilir daha nerelerde büyücüler, din adamları, rahipler (her ne kadar etkilemiş olsalar da) reis yani yönetimin başı olmamışlar. Ortadoğu’da ise göksel din kurucularından peygamber İsa var, diğerleri gibi hükümdar, komutan olmayan veya bu şansı yakalayamayan.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,